Aşırı Bağlanma Problemi: Hastalıklı Bir İlişkiyi Sürdürmenin Psikolojisi


Onu tanıyorsun, her şeyin farkındasın fakat yine de ondan kopmakta zorluk çekiyorsun veya çektin. Fiziksel olarak ayrılsan da zihinsel olarak kopamadın. Bütün kötü şeylere rağmen tam olarak soğumakta zorlandın. Birlikteyken sana zarar verse de ayrı kaldığınızda çektiğin acıya katlanmak seni fazlasıyla zorladı. Bunlar normal mi? Pek de öyle görünmüyor. Peki sendeki sorun ne olabilir bu durumda hiç sordun mu kendine?

Karşımızdakine teşhis koymak, onu suçlamak ve hatta değiştirmeye çalışmak çoğu zaman dönüp kendimize bakmaktan ve kendimizde değiştirmemiz gerekeni bulmaktan daha kolaydır. Bu nedenle önce onu keşfederiz, sonra kendimizi.

Kendi adıma bir narsiste delicesine bağlanma ve olaya ayma sürecimde sürekli kendisini analiz edip sorgulamıştım. Kendime gerçek anlamda dönüp bakmak uzun zaman aklıma bile gelmedi. Ta ki ondaki bu durumu hazmedinceye ve kafamda olanları net ve objektif bir şekilde oturtuncaya kadar.  Aslında işin başından beri sormam gereken soru başkaymış meğer.

Ben şu sorularla çok vakit kaybetmiştim: "O bir narsist ise ona nasıl davranmalıyım?"; "Bunu nasıl sürdürebilirim?"; "Ne yaparsam değişir?"; "Onun yanında nasıl kalabilirim?"; "Tedavi olabilir mi?"

Asıl sorumam gereken ise ruh hastası olduğunu bildiğim biriyle neden bu kadar ısrarla birlikte kalma yollarını arıyor olduğummuş aslında. Fakat bu noktaya gelebilmem için öncelikle ne yaşadığımı, neyle karşı karşıya kaldığımı idrak etmem gerekti.

“Onu benden çok kimse sevemezdi”

“Her şeye rağmen ben onu bırakamazdım”

“O benim kurtarıcımdı, benim için yaratılmıştı. Ne olursa olsun yeterki beni bırakmasındı.”

“Ben ondan başka hiç kimseyi sevemezdim, imkansızdı, gözüm kör olmuştu. Biz birbirimiz için yaratılmıştık, emindim. Onu hiç koşulsuz ve çok fazla seviyordum, bir daha benim gibi birisini bulamazdı. O da anlayacaktı.”

“O ne kadar kötü de davransa vazgeçmeyecek, her şeyine katlanacak ve sonunda sevgisini kazanacaktım. Ona verdiğim emeği, sevgiyi, gösterdiğim sabrı anlayacak ve o da sonunda benden vazgeçemeyecekti.”

Tanıdık mı?

Ben bütün bunları çok yüksek değerli hisler olarak algılıyor ve bu türden şeyler hissetmeyen insanları sahte, yüzeysel ve sıkıcı buluyordum. Zor seven, zor bağlanan ama bağlandığında da kopamayacak derecede sıkı bağlanan biri olarak tanımlıyordum kendimi ve bu bana hem çok dürüst hem de çok açık yürekli bir davranış olarak görünüyordu. Birini koşulsuzca ve çok sevmenin nesinde problem olabilirdi ki?

Oysa ki gerçek sandığım gibi değilmiş. Her şeyin aşırısında olduğu gibi bu durumun da aşırısı kişinin kendi içindeki bir soruna işaret ediyormuş aslında.
Bu durumun psikolojideki karşılığı “aşırı bağlanma” ya da “duygusal bağımlılık” problemi.

Bu sorun bir narsistle romantik deneyim yaşayan ve kötü gitmesine rağmen bu ilişkiyi ısrarla sürdüren çoğu kişinin içinde bulunduğu bir durum aslında.

Konunun detayına girmeden önce şunu belirtmekte fayda var. Bir narsistle ilişki yaşayan herkeste bu durumun var olduğunu söyleyemem. Şöyle ki narsist ilk başta size ihtiyacınız olan her şeyi vererek beyninize bir anda aşırı mutluluk hormonu salgılatır. Sonrasında size verdiği her neyse azar azar vermeye devam ederek ilişkiye ve ona bağımlı hale gelmenizi sağlar. Dolayısıyla sağlıklı bağlanma stiline sahip bir insan da bir müddet narsistle yaşadığı ilişki nedeniyle acı çekebilir ve kafası karıştığı için ondan kopamayabilir. Buraya kadar her şey normal. 

Ancak sağlıklı bağlanma stiline sahip olanlar narsistin gerçek yüzünü gördüğü veya hissettiği anda ondan soğuyup “Bu da böyle bir insanmış ne yapalım” diyerek kesin ve net bir şekilde kendisinden uzaklaşırlar. Bunun için ekstra bir çaba harcamalarına gerek yoktur.

Ayrıca sağlıklı bağlanma stiline sahip olan insanların narsistin gerçek yüzünü sezme konusunda da duyarlılıkları daha yüksek olduğundan çoğu zaten böyle bir ilişki içerisine ya baştan hiç girmez ya da anladıkları gibi çok kısa sürede bu ilişkiden koparlar. Bir narsistle ilişkide kalmayı seçenler ise ondan önceki hayatında sağlıklı bağlanan bir birey olsalar dahi artık bağlanma stilleri değişmiştir.

Toplumsal baskılar, maddi bağımlılıklar vs nedeniyle narsistin yanında kalmak zorunda olanları yine bu tanımın dışında tutuyorum. Onlarda da bu problem olabilir ancak olmayabilir de. Zorla kelepçeyle sizi orada tutuyorlarsa bilemem. Zorunluluklar sizin için birer bahane mi yoksa gerçekten çaresiz misiniz kendinize karşı dürüst olup durumu iyi ayırt etmeniz gerek.

Kişisel Gelişim Tarihimin En Önemli Keşfi: Kaygılı Bağlanma Stili

Bağlanma teorisiyle tanışmam ne yaşadığımı tanımlama konusunda inanılmaz bir aydınlanma yaşamamı sağladı. Bir narsistle romantik ilişki içinde bulunan herkesin bu teoriyi bilmesinde fayda görüyorum. Zira teorinin ana mesajı, romantik ilişkilerde karşımızdakine önceden belirlenmiş bir şekilde davranmaya programlı olduğumuz ve seçimlerimizi de aslında buna göre yaptığımız.

Teoriye göre üç temel bağlanma stili var: “Güvenli”,”Kaygılı” ve “Kaçıngan”

Güvenli adı üstünde insanlarla ve aslında her şeyle güvenli bağ kurma kabiliyetine sahip olan insanları ifade ediyor. İnsanların yaklaşık %55’i güvenli bağ stiline sahip. Kalan %45 ise bağlanma problemleri olan grup yani kaygılı(%20) ve kaçınganlar(%25)

Bağlanma stilimizi bebeklik ve erken çocukluk yıllarında annemizle kurduğumuz ilişki belirliyor. Anneden fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını ihtiyaç duyduğu anda ve ihtiyaç duyduğu kadarıyla karşılayabilen çocuklar güvenli bağ geliştirmeyi öğreniyorlar. Sağlıklı bir ilişki için partnerlerden en azından birinin güvenli bağlanabilen yapıda olması şart.

Anne çocuğun fiziksel ihtiyaçlarını karşılayamadıysa, örneğin bebek sütten çok erken kesildiyse veya meme istemesine ağlamasına rağmen anne tarafından görmezden gelindiyse, uyuyamadığı için veya korktuğu için ağladığında tepki alamadıysa, ihmal edildiyse, bakımverenin kaybı veya onun tarafından terk edilme durumu/riski yaşadıysa veya tam tersi gereğinden yani çocuğun ihtiyaç duyduğundan çok fazlası çocuğa verildiyse. Örneğin çocuk ihtiyaç duymasa da aşırı sevilip öpüldüyse, aşırı korumacı yaklaşıldıysa veya aç olmamasına rağmen zorla yedirildiyse vb bu gibi durumlarda çocuk sağlıksız bağ geliştirmeye yatkın bir birey oluyor. Bunun da temelinde çocuğun bakımveren ebeveyni ile sağlıklı bir güven ilişkisi kuramaması yatıyor. Çocuk ebeveyninin kendisini sevdiğine ve ihtiyaç duyduğunda yanında olacağına güvenmediği için (bir ihtiyacın aşırı karşılanması da aynı hissi uyandırıyor çünkü bu da çocuğa rahatsızlık veriyor) ona ya hiç bağlanamıyor onunla ilişki kurmayı reddediyor ya da aşırı ebeveyne yapışma davranışı sergiliyor. Hiç bağlanamayanlar ilerde kurdukları ilişkilerde “kaçıngan”, aşırı bağlananlar ise “kaygılı” bireyler oluyorlar. Ve benzer patolojilerinin bir sonucu olarak genellikle ilerde birbirlerini buluyorlar ve hastalıklı ilişkiler ortaya çıkıyor.

Narsistler “kaçıngan” bağlanma stiline sahiptir. Dolayısıyla güvenli bağlanan birinin bir narsistle uzun süre işi olmaz. Onun yanında ancak “kaygılı”  bağlanma stiline sahip biri kalır ki bu ikili birbirlerinin patolojilerini beslerler. Bu arada insanların bağlanma stilleri zamanla  değişebiliyor. Dolayısıyla temelinde güvenli bağlanma olan bir birey olsanız da narsistle geçirdiğiniz süre içinde “kaygılı bağlanan” birine dönüşme olasılığınız çok yüksek.

Kaygılı-Kaçıngan Kapanı

Sağlıklı bir ilişki için taraflardan en azından birinin güvenli bağ kurabilmesi gerektiğini söylemiştik, fakat buna rağmen güvenli bağ kuramayan kaygılı ve kaçınganların birbirini çektiğini de biliyoruz. Bu duruma bağlanma teorisi “kaygılı kaçıngan kapanı” diyor. Kaygılı ve kaçınganın birbirlerini çekme nedeni de basitçe birbirlerinin patolojilerini beslemeleri.


Kaygılı birey çok sever, yoğun sevgi verir ve genelde bunun için seçtiği kişi sevgisine ve ihtiyaçlarına kendisinin istediği gibi karşılık veremeyecek biridir. İmkansız aşklar yaşar. Karşı taraf genellikle bir özelliği nedeniyle ulaşılmazdır. Kaygılının çekirdek inancında yeterince çaba gösterir, katlanır ve yeterince çok severse o “zor” insandan sevgi alabileceği düşüncesi vardır. Kendisini istediği gibi sevebilecek, güvenli bağ kurabilen ve ulaşılabilir insanları sıkıcı bulduğundan ilgilenmez. Onun amacı kendisine verilmemiş olan sevgiyi/ilgiyi kendi mücadelesiyle karşı taraftan almak ve küçüklüğünde karşılanmamış olan ihtiyaçlarını bugün çabalayarak karşı taraftan almaktır. Bu sayede aslında çocukluk travmasını iyileştirme çabası içindedir. Bunun için en uygun partner kaçıngan biridir.

Kaçıngan için de ilişkiler sıkıcıdır, gereksizdir ve abartılmaktadır. Bağ kuramaz ve bağ kuramaması konusunda kendini sürekli haklı çıkarma ihtiyacı hisseder, yakınlığı özgürlüğünü kaybetmek olarak görür. Kaygılı bağlanan aşırı bir ilgi ve sevgiyle geldiğinden kaçıngan kendini boğuluyor ve kısıtlanıyor gibi hisseder, kaygılı onun ilişkiye dair korkularını doğrulayarak onun patolojisini besler. 

Kaçıngan davranışlarıyla kaygılıyı iter, bu olduğunda kaygılı daha da fazla bağlanır. Kaçıngan kaçmak, kaygılı ise daha çok sevmek daha çok bağlanmak ihtiyacı içindedir içsel olarak. Kaçmak ancak kovalayan birinin varlığında mümkündür, yakınlık ne kadar çoksa kaçıngan o kadar çok o yakınlığı itme fırsatı bulur ve bundan beslenir. Kaygılı da karşı taraf hem karışık sinyaller gönderip hem de kaçtıkça yani hem ilgisini belli edip hem de bir nedenden uzak durdukça daha da fazla bağlanmak ister. O da bu şekilde kendisini gerçekleştirir.

Birbirlerinin güvensizliklerini tetikledikleri bir döngüye girmişlerdir. Kaygılı kaçıngan kapanına bir kez düştüğünüzde o ilişki içinden kurtulmak her iki taraf için de zordur. Bu ilişki dengeli bir şekilde yol alamaz. Sürekli bir roller coaster’daymışçasına yükselmeler ve alçalmalar yaşanır.

Aşağıda bu ilişki döngüsü hakkında bir şablonu ekliyorum;

İkili kısa süre uzlaşır- Kaygılı yakınlaşır- Kaçıngan kaçar- Kaygılı kavgaya başlar- Kaçıngan sorunu çözümlemeden uzaklaşır- Kısa süreli uzlaşma sağlanır

Kaygılı Bağlanma Stiline Sahipseniz;
  • Birinden ayrılmak size çok acı verir. Bu nedenle içinizde bir ses size "ne olursa olsun yeter ki gitmesin" der.
  • Kendi yetenek ve özelliklerinizi küçümseyerek onunkileri abartmaya eğilimlisinizdir.
  • İlişkide vericisinizdir.
  • Onunla iletişimde olmadığınız her an onu düşünürsünüz, başka konulara odaklanmakta zorlanırsınız. 
  • Onunla iletişime girdiğinizde kaygı hissiniz kaybolur.
  • Hayatınızdaki kişinin aşk için son şansınız olduğuna inanırsınız
  • Sizi rahatsız eden davranışları konusunda "Değişebilir" diye düşünmeye eğilimlisinizdir.
  • Partnerinizle sorun yaşadığınızda yoksunluk belirtileri gösterirsiniz (yemek yiyemez, uyku uyuyamaz, mantıklı düşünemez duruma gelirsiniz)
  • Yakınlık ve samimiyet istersiniz.
  • İlişkideki yerinizi açıkça bilmek ve partnerinizin sadakatinden emin olmak istersiniz.
  • Çoğunlukla tepkisel davranırsınız.
  • Fiziksel yakınlık istersiniz.
  • Partnerinizin bir başkasıyla ilgilenmesi veya ilgilenecek olması sizi kaygılandırır.
  • Bir partnere hızla bağlanma eğiliminiz vardır.
  • Bir çatışma anında meselenin gerekçelerini konuşmak yerine düşünmeden sonradan pişman olacağınız şeyler söyleme ve yapma eğiliminiz vardır.
  • Partneriniz size soğuk ve uzak davranırsa bir şeyleri yanlış yaptığınızdan endişe duyarsınız.

Kaygılı Bağlanma Stiline Sahipseniz ve Kaçıngan Bir Partneriniz Varsa;
  • Yaptıklarınızın takdir edilmediğini ve verdiğiniz her şeyin karşı taraf için göreviniz haline geldiğini hissedersiniz,
  • Partneriniz bir gün size inanılmaz yüksek hissettirirken, ertesi gün hiç bir açıklama yapmadan ortadan kaybolabilir. Sizi haftalarca aramayıp sonrasında "seni özledim" diyerek dönebilir.
  • Partneriniz sözde partnerinizdir fakat davranışlarına baktığınızda aranızda yeterince bir yakınlık olmadığını hissedersiniz
  • Partnerinizin sizi duygusal olarak kendisinden uzak tuttuğunu, yaşamının çoğu alanında sizi dışarıda bıraktığını hissedersiniz
  • Partnerinizin ilişkinizle ilgili sorumluluk almak istemediğini hissedersiniz
  • Onunla duygularınızı paylaşmak istediğinizde duvara çarpmış gibi hissedersiniz
Kaçıngan Bağlanma Stiline Sahipseniz;
  • Partnerinizle belirli bir mesafeyi fiziksel ve duygusal olarak daima korumak istersiniz. (Yolda giderken partnerden önde yürüme, elini tutmama, uyurken sarılmama vs fiziksel olarak uzak durma ihtiyacını gösterir)
  • Kendi yetenek ve özelliklerinizi abartarak, karşı tarafı küçümsemeye ve değersizleştirmeye eğilimlisinizdir.
  • Partnerinizden ayrıldıktan sonra çabucak toparlanırsınız. Kolaylıkla ilişkilerinizi bitirip arkanızı dönüp gidebilirsiniz.
  • Bağımsızlığınız her şeyden önemlidir.
  • Partnerinize sevgi ve şefkat göstermekte zorlanırsınız.
  • Tek bir partnerle yakınlık kurmak yerine kimseye bağlanmadığınız tek gecelik ilişkileri tercih edersiniz.
  • Partneriniz çok yakınlaştığında gerilirsiniz.
  • Partnerinizi ayrıyken özler, bir aradayken kaçma isteği duyarsınız.
  • Partnerinizin başkasıyla ilgilenmesi sizi rahatsız hissettirmez. 
  • Partnerinizdeki ufak tefek kusurlara takılırsınız. (yemek yiyişi, giyim tarzı vs sizi rahatsız edebilir)
  • Birine bağlanma hissinden uzaklaşmak için başkalarına da kur yaparak ilişkiye güvensizlik katmaya çalışırsınız.
  • İşler yolunda giderken bir anda uzaklaşırsınız.
Kaçıngan Bağlanma Stiline Sahipseniz ve Kaygılı Bir Partneriniz Varsa;
  • Partnerinizi fazla talepkar, düşük özgüvenli, fazla verici ve muhtaç bulursunuz.
  • Partnerinizin sınırlarınıza saygı göstermediğini düşünürsünüz.
  • Partneriniz attığınız her adımı takip ediyor ve sizi çok fazla analiz ediyor gibi hissedersiniz ve boğulacak gibi hissedersiniz.
  • Partneriniz sürekli "ilişki" ve duygular konusunda konuşmak istiyormuş gibi gelir ve sıkılırsınız.
  • Bir sorun yaşadığınızda partneriniz çok fazla üstünüze geliyor gibi hissedersiniz ve sorunu çözmeden ortamı terk edersiniz.
  • Partneriniz çoğu konuyu negatif yönden görmeye eğilimli gibi gelir.
Yaşadığınız durumun farkında olmak dönüşümün ilk adımıdır. Bağlanmaya ilişkin patolojimizin tohumları erken yaşlarda atılır ve hayatın ilerleyen döneminde çevrenin, medyanın, toplumsal rollerin de etkisiyle şekillenir. Beyaz atlı prens fenomeni veya filmlerde izlediğimiz tutkuyla aşık olan çiftin sonunda tüm zorluklara rağmen sonsuza kadar mutlu yaşaması vs hepsi algımızı yönetme ve inançlarımıza işleme konusunda etkilidir. Ancak gerçeklik bugüne kadar bilinçli veya bilinçsizce algıladığınızdan farklı olabilir. 

Öncelikle her insanın yakınlık ihtiyacı aynı değildir, herkesin sevme veya sevgiyi alabilme kapasitesi de aynı değildir. Herkes tutkuyla aşık olamaz. Aşk veya sevgi kazanılması gereken, uğruna zorluklar ve acı çekilmesi gereken duygular değildir. Zihniniz erken dönemde acı,zorluk ve yoksunluk ile sevgiyi birleştirdiyse ilerde aşk hayatınızda size acı verecek veya sizin kendisine acı verebileceğiniz insanları seçmeniz dolayısıyla bir narsistle veya size zorluk verecek biriyle birbirinizi bulmanız veya onun sizi bulması olasıdır. 

Her şeyden önce sağlıklı bir ilişkinin sizi daha özgüvenli ve huzurlu hissettirmesi gerekir. Ayrıca bu ilişki içerisindeyken ihtiyaçlarınızı dile getirebiliyor olmanız ve bu ihtiyaçlarınızın ve duygularınızın karşı taraf gözünde dikkate alınıyor olması da gereklidir. Aksi takdirde yaşadığınız şey bir uyarıdır. Kendinizi, kendiniz gibi olamadığınız bir ilişki içinde ve bunu sürdürmeye çalışırken bulduysanız karşı taraftaki problemi incelemenin yanı sıra kendi içinizde bunu sürdürmenize neden olan şeyi bulmanız gerekir. Dolayısıyla bir narsistle ilişki kuran herkesin eninde sonunda kendisine sorması gereken soru "Peki ben neden onu seçtim?" olmalıdır. Bu sorunun cevabı ilerde sağlıklı ilişkiler kurabilmemiz yolunda bizim en önemli ışığımızdır.

Yorumlar

  1. Hepsi doğru da olabilir.. Belki de böyle bir kişiliği terkedip gitmediğimiz için asıl hasta olan da biziz. Ancak bu kişiliği evlenmeden önce anlayamıyoruz, sevmiş oluyoruz. Aile kurduktan sonra yıkmak bir çözüm mü, hele çocuk varsa, onun psikolojisini bozmak ne kadar doğru?.. Deli deliyi görünce sopasını saklarmış hesabı ya bir şeyler sineye çekiliyor yada görmezden geliniyor.. Asıl sorun kimin kimi terbiye edeceği. Kimbilir belki de cennete bu şekilde gireceğiz kim bilir. O düzelir mi bilinmez ama bizim psikoloji bozuluyor mu, evet orası da kesin.. çözüm ben bulamadım... Bulan varsa yazsın..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cok doğru siz anlatılan modellerden hangi ilişkide olanisiniz

      Sil
    2. Bu modellerden sadece "Kaygılı Bir Partneriniz Varsa" ya katılıyorum, o da eşime uyuyor da bana uymuyor.. diğerlerinin hiç biri bana uymuyor. Çünkü ikinci evliliğimi son derece düzgün bir psikolojiyi kendime sağladıktan sonra yaptım, nişanlılık döneminde de bir takım sorunlar hissettim ama malum etrafı çok iyi manipüle etmesi yüzünden kimse takmadı. Bir anlamda zorunlu kaldım, belki de düzelir yada ben göremiyorum dedim... Yada ilkinde görmediğim farklı yaklaşımları adlandıramadım. Yakın arkadaşlarım ve yakın aile dostlarım hepsi bana sabır diliyor ancak onlar da sadece gördüklerinden dolayı. Görmediklerini görseler herhalde beni kaçırırlar.. Evliliğin bir narsistle gerçekleştiğini 10+ yılda yaşanan bir olay sonrası zorunlu olarak psikoloğa gidince, hocanın bana "anlattıklarınız narsisti tanımlıyor, onu bir araştırın demesi" üzerine tüm gerçekliğiyle farkettim. Karşımdaki insan, aslında bana açık açık ifade ediyor kendisini, sinirlendiği bir gün dedi ki " bana itiraz etmeden her dediğimi onaylasan sen de rahat edeceksin ama özgürlüğünden ödün vermiyorsun ".. Özgürlük dediği şey ona karşı çıkmak ve hayır kelimemin anlamının "hayır" olması.. Eğer ki psikolog ile görüşmeden yaşamaya devam etseydim belki hala " bir gün " umuduyla devam ederdim, ama artık nasıl devam edeceğimi de bilemiyorum. Dengem bozuldu derler ya, eh ona yakın bir noktadayım. Dışarıya farklı bana farklı.. Neden iyi yada neden kötü artık anlamaya başladım. Onun yaptığı gibi sorguluyorum çünkü başka yolu yok.. Ama onu anlarken kendi iç yapımda bir yerlerde bozulmalar var mı yok mu henüz ona kadar veremedim..Çok takmadan, çok üstüne gitmeden, tartışma ortamına girmesine izin vermeden, her dediğine hayır demeyi başararak, görünen kişinin hangisi ? olduğunu anlamaya çalışmayı da boşverip devam.. Arada bir pohpohla, sabırla cevapla ve sabırla sevmeye devam.. Birilerinin yazdığı gibi kaçın kurtarın kendinizi değil çünkü kaçıp kurtulmayacak bazı durumlar da vardır ve ban tam içindeyim. Bunun adı ne celladına aşık olmak ne stockholm sendromu ne de kaybetme acısını yaşamak filan değil.. O da bende kalsın..

      Sil
    3. Yazdıklarınızda kendimi buldum..Ikinci evlilik, yaklaşık 10 yıl sonra farkedilen narsizm, çocuk ve sorumluluklar/suçluluk hissi, gel-gitler, sorunu bilip çözümüne nasıl ulaşılacağı konusundaki çaresizlik..Tam da beni yazmışsınız..

      Sil
    4. En azından yalnız olmadığınızı biliyorsunuz. İş yerinde birlikte çalıştığım bir müdür arkadaşım var, sonradan anladım ki o da Narsist. Bir gün eşi ile karşılaştığımda gözlerinde görmüştüm başkalarında nasıl gerçekleşiyor olduğunu.. Çevrenizdeki hani normal diyebileceğiniz insanların evliliğine bakıyorsunuz sanki iki arkadaş gibi olduklarını görüyorsunuz, öyle çok kısıtlamaların olmadığı ve herkesin birbirini sürekli kontrol etmeden yaşadığını.. Asıl mutluluğun bu olduğunu.. Ancak narsistle evlilikte mutlu olabiliyor, bazı koşulları sağlayabilirseniz.. Narsistler özellikle insanların hayatlarını sorgulamada ve matematik gibi konularda biraz daha zeki oluyorlar sanki. Bir de insanları sürekli kamçılıyorlar şu mükemmellik yaklaşımları yüzünden. Ama onun da bir çözümü var.. Aslında herşeyin bir çözümü var.. Önemli olan soruyu anlamak..

      Sil
  2. Okurken kendimi gördüm narsist karsisinda kaygili tarafim ben.Su an çok acı çekiyorum 3 yildir kurtulamamiyorum narsistten bagimli halim ne olacak bilmiyorum yardim alıyorum ama ne fayda bütün benliğim esir olmuş ona nereye gidiyorum bilmiyorum

    YanıtlaSil
  3. Peki bu bağlanma bozukluğunu nasıl gidereceğiz? Karşımızda bir narsist var tamam, onunla yaşamayı istemiyor ama ayrılmaktada zorluk çekiyorız ve kaygılı bağlanma sorunumuz var. Kendimizi düzeltirsek iş çözülecek gibi. Ama nasıl?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kacingan baglanma olan kisi ayni zamanda narsist te mi oluyor.ikisi farkli seyler mi

      Sil
  4. Onun bir narsist olduğuna emin olduğumdan beri sürekli bir kaygı, düşünce ve olanları algılama sürecindeyim. Başka bir şeye odaklanmam lazım biliyorum ama yapamıyorum bunu. 3 yıllık ilişkim biteli 1 yıl oldu ama toplayamadım daha kendimi. Evet burada yazılanlar gibi kaygılı bağlanma sorunumun olduğunu artık farkettim. Ama asıl sorun bundan sonrası. Nasıl aşabilirim bunu? Geleceğime nasıl odaklanabilirim? Hayatımda sanki ruh eşimi bulmuş gibi yaşadığım harika bir aşkmış gibi hissettikten sonra büyük bir düşüş yaşayıp aslında hiç sevilmemiş olduğumu, her şeyin yalandan ibaret olduğunu nasıl kabul edip hayatıma devam edebilirim? Karşıma çıkan herkesi kafamın içinde detaylıca sorgulamayı, onunla karşılaştırmayı, aynı hatalara düşmemek için kendimi fazla fazla yormayı nasıl dengeleyebilirim?
    Resmen birkaç gündür başka bi şey düşünemez hale geldim. O hayatına hiçbir şey olmamış gibi devam ederken ben bataklıktan çıkmak için debeleniyorum hala ve kendimle ilgili bulduğum her yeni bilgide bir aydınlanma yaşasam da beynimi susturmayı başaramıyorum. Nasıl büyük bir duygusal yıkımdır bu? Umarım bu işin içinden sağlıkla çıkabiliriz. Zor, gerçekten çok zor. Ailene, arkadaşlarına bile tam anlatamıyor insan kendini ki nasihatler vererek konuyu kapatmaya çalışmaları beni daha da huzursuzluğa itiyor.
    İyi ki bu platform var. Ne demişler eşekten düşenin halinden yine eşekten düşen anlar diye. Buradaki hikayeleri, yorumları, bilgilendirmeleri okudukça yalnız olmadığımı, aslında yakınlarım anlamasa da hiç tanımadığım insanların  beni çok iyi anlaması bir nebze de olsa iyi geliyor.
    Her şeyin üstüne bir de bu pandemi sağolsun harika yani. Umarım bu zorlu dönemi sağlıklı bir şekilde atlatıp, gerçekten duygularımıza, verdiğimiz değerlere güzel karşılık alabildiğimiz güzel yarınlar görebiliriz, umarım..

    YanıtlaSil
  5. Ben 32 yila giriyorum; iki kez ayri yasama ,binlerce küslük peryodlari, karakola dusmelere varan tartismalar, psikolojik siddet, ekonomik siddet vs ragmen bosanma istegimi gerceklestiremedim. Kapı oradaydı ,çıkıp gitmesi gereken bendim onun dedigi buydu Tek kızıma karşı da herşeyi yıkan ben olacaktım, öyle vicdansızca ve kolaylıkla yalanlar ve manipųlasyonlarıyla onu ve cevreyi kendine taraf yapiyordu.Demem o ki yıllar ve verdiğiniz emek mucadele hicbirşeyi deģiştirmiyor. 60 yaşında elde sıfır ile kalmayı seçmek ya da çekişmeli boşanmayı göze almanız gerekiyor . Bu narsistlerin Adalet ve vefa duygularının da olmadiğını da öğreniyorsunuz.Genç ve enerjiniz varken kararlı ve cesur olun lutfen ,kendinizi ilk dusunun ...Mutsuz annenin mutlu çocugu da olmuyormuş

    YanıtlaSil
  6. Yukarida yazdiklarimin gercekligi icin kimlik secimi yaptim , yillar once birinden duysam bunlari inanamazdim ..Siz izin verdikce yıpratılan ,çırpındıkcça balyoz yiyen oluyorsunuz ,O taraf yaninizda muzigini acip oyununu oynamaya devam edip sonra hicbirsey olmamiş gibi yoluna devam ediyor ,siz kahrolduğunuzla kalıyorsunuz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. gercekten de oyle.asiri umursamaz rahat.yollarini cizmis sekilde yasiyorlar

      Sil
  7. bu yazıda kaygılı bağlanan profilim , kendi patolojimi nasıl çözeceğim , çözümle ilgili yazı vs. önerebilir misiniz

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popular Posts

Narsist Geri Döner Mi?

Narsist Kadının Özellikleri

Narsist Mağdurlarının Hikayeleri