Bir Maddi İstismar Öyküsü

İsmim Nergis. Narcissus’un mitolojideki hikayesinde kendi görüntüsüne aşık olup suya düştüğü yerde biten çiçeğin ismi.

Benim hikayemdeki narsistle gerçek bir karşılaşma yaşayana dek; bana sosyal medyadan ara sıra mesaj atan, yüz vermediğim, ilgimi çekmeyen sıradan bir erkekti benim için. Yaklaşık iki yıl kendisini hiç görmedim ve hatta bir keresinde sabahın 5 inde mesaj attığı için engelledim onu. Bir gün bir dost meclisinde karşılaştık. Kibar, beyefendi ve saygılıydı. O kalabalık mecliste karşılıklı hiç konuşmadan gördük birbirimizi.
Sonrası malum... Özelden mesajlar, küçük küçük iltifatlar, sürekli ensemde bir çift göz, kahramanlıklar, şiirler, sevgi sözleri…

İlk buluşmamızda elinde bir demet nergis(!) çiçeğiyle beni bekliyordu ve heyecandan titriyordu. Bir saat oturduk çay bahçesinde… Bir bakış, bir gülüş derken yüreğimde bir sıcaklık hissettim ona karşı. Yine de direndim, hem de aylarca… Sezgisel olarak iten bir şeyler beni. Hiç pes etmedi. Yalvardı, diller döktü. Ve ayrı şehirlerde yaşayan, ayda bir kez buluşan ve günde defalarca telefonda konuşan, geceler boyu yazışan iki aşık olduk. Çoğunuz gibi benim de bu rüya günlerim dört ay sürdü.
Bir gece benden yüklü bir miktar para istedi. Faizcilerin eline düşmüş, aylık maaşının neredeyse iki katını faize veriyormuş. Sertçe geri çevirdim "ne münasebet" dedim fakat pes etmedi. Ve kendimi kuzu kuzu zarfı ona verirken buldum. Transa geçmiştim. Zarfı alırken “sen çok safsın” dedi bana.

Oysa sağlam bir protokol yapmış ve aylık geri ödemeye bağlamıştım aslında. Hep nazikti bu süreçte. Bana söylediğine göre beni tanıyana kadar berbat bir hayatı olmuş, benimle kendini yeniden bulmuştu.

Sevgimden emin olduktan sonra ufak ufak gariplikleri başladı. İnceden inceye eleştirmeler. Maddi taleplerini arttırmalar…

6.aydan sonrası adım adım sadece sömürü. Ben onun isteklerini yerine getirdiğim sürece aramız iyi oluyordu. İltifatlar, arama, sormalar. O kuru sözleri adeta satın almış gibi hissediyorum.

Ona hayran olan veya dikkatle bakan kadınları anlatmaya bayılıyordu. Bunu asla istemediğimi söylememe ve söz vermesine rağmen...  Beni sürekli bir yarışın içine çekiyordu adeta ve ben o kadar çok kadın arasında kendimi seçilmiş hissediyordum.

Geçmişinde de aynı anda dört beş kızla flört etmesiyle övünürdü. Benimle durulduğunu, her şeyi olduğumu, kimseye bakmadığını anlatır dururdu.

Bundan o zamanlar gurur duyardım. O beni pohpohlayıp, tatlı sözler söyleyince bende onu mutlu etmek için hediyeler yollardım ve hayatın her alanında ona destek olurdum. Bir yurtdışı seyehatimden dönerken yine oğluna ve kendisine çeşitli hediyeler almıştım. Döndüğümde çok güzel bir hafta geçirdik.

Ertesi hafta boydan boya eski sevgilisine hitaben ona duyduğu özlemi ve ne kadar yalnız olduğunu anlatan bir şiir yazıp sosyal medyasında paylaştığını fark ettim. Oysaki bütün hafta birlikteydik. Aynı anda bana sevgi sözleri söylerken, sosyal medyasından ona göndermeler yapıyordu.
Bunlarda asla merhamet yok. Her şey kendilerine dönük.


Sosyal medyada yaptıkları bu kadarla da sınırlı değildi. Sürekli kızları ekliyor, onlara özelden mesaj atıyor, bu yolla ilgi toplamaya çalışıyordu. Bana sürekli, "seni nasıl aldatırım, vicdanen de olmaz!" derdi ve geriye dönüp baktığımda sürekli yapmış. Aynı anda kaç kişiymişiz meğer.

Hayatına giren onca kadından hiç birini mi sevmedin diye sorduğumda... Yok derdi sadece haz duyduğunu söylerdi.

Kendisi bu kadar çok kadına aşık rolü yaparken onlar da yüreğini, hayatını ve hayallerini açıyor bu erkeğe... Hiç bir iz bırakmadan geçiyorlar kadınlar hayatından. Korkunç bir kara delik. Bıkmadan usanmadan herkesle türlü yalanlarla oynayan, takındığı maskeleri sürekli taşımaktan yorulmayan kronik bir yalancı… Gömleklerinin yakalarının kol manşetlerine kadar adını soyadını yazdıran bir gösteriş meraklısı…

Bu adam toplumda da tanınan ve öyle çok sevilen biri ki anlatamam. Nasıl sevimli, sıcakkanlı ve herkesçe kabul gören biri... Oysa arka bahçesinde neler yok.  Övünerek cinsel eğilimlerinde her türlü fanteziye açık olduğunu, geçmişindeki sapkın ilişkileri anlatırdı bana. Tabi beni tanıyana kadar! Sonra durulmuş. Bugün geriye baktığımda keyfinden asla taviz vermediğini ve o an canı ne istiyorsa onu yaşadığını biliyorum.

Bir gece mesajlaşırken bana "Beni hayatının merkezine koyma!" dedi. Oysa asla sıkan, arayan, mesaja boğan biri değildim. Kaçan ben kovalayan oydu daima. Sonrasında günler süren sessizlik sürecinin ardından, seçimden birgün önce tanımadığım bir numara aradı. Baktım o. Kapattım tekrar aradı... Kendisi bir siyasi partide aktif rol alan bir kişi. Günlerdir ortada olmayan adam seçim öncesinde partisine oy istemek için deli gibi beni arıyordu. Tabii ki oyumu onun partisine vermedim.    

Gereksiz yere pek çok yalan söylerdi. Arabadayım der, bir bakarım iş yerinde masada oturuyor. Sürekli tartışma ve ayrılıklar yaşıyorduk. Benden tuhaf talepleri de oluyordu. Örneğin bir gün derhal whatsapp profil resmimi değişmemi istedi benden. Beni temsil etmiyormuş.

İlişkimiz boyunca benden maddi talepleri hiç bir zaman bitmiyordu ve zaman içinde bunları hak görmeye başladı. Her işinde benden para isterdi. Karşılığında teşekkür etmediği yüklü miktarlar alırdı. Sözde borç! olarak.

Gördüğü onca güzelliğe karşılık doğum günümü kutlamaz, ufacık bir hediyeyle gönlümü almazdı.

Hayatından çıkıp gitmeme de izin vermiyordu. Ben büyük ve önemli bir avdım onun için. Sürekli maddi, manevi destekleyen bir kadın. “Senden güç alıyorum” derdi. Onunla ilk tanıştığımız zaman bitik bir kişiyken benden aldığı desteklerle kısa sürede çok iyi bir konuma geldi ve güçlendi. Şimdi daha kolay avlayıp can yakacaktır eminim.
Başından beri planlayarak, hedefleyerek gelmiş bana. Sevgiymiş, aşkmış içinde bu duygularla yer yoktu. Ancak herkes onu sevsin, ilgi göstersin, değer versin diye sürekli mücadele halindeydi. Sosyal medya geniş bir av sahasıydı onun için. Ne kadar çok insan onu takip eder, ne kadar çok beğeni alırsa o kadar mutluydu. Bunlar üzerinden kendini ispat etmeye çalışırdı. Bu konuda bu kadar efor sarf etmekten nasıl yorulmuyordu bilmiyorum fakat sürekli başı ağrırdı, gerilim tipi ağrı. Her gün antidepresan kullanırdı bunun için.

Burayı aylardır takip ediyorum. Daha önce de pek çok makale ve blog takip ettim ancak burada kendimi buldum adeta. Sizi okuduktan sonra fark ettim ki uzaktayken daha yakındı daima. Telefonla konuşurken veya yazarken. Ancak yanına gittiğimde bir şeylerin eksikliğini hissediyordum. Ah ne kadar taviz verdim..Şimdi bakıyorum da ufacık bir şey yapmadı.. Hep aldı ve hep istismara uğradım.

Her seferinde ilk zamanlardaki gibi gözümü boyar sonra yine gel gitli haline dönerdi. Onu ne zaman bırakmaya çalışsam “Karanlıktayım,dibe çöküyorum, ölüyorum” gibi cümleler kurardı Ne yapacağımı bilemezdim. Sonra bir bakardım bana bu mesajları attığı anlarda ya bir düğünde, ya ağzı kulaklarında fotoğraf paylaşmış...

Zaman ilerledikçe ben ve o ikimiz beraber aslında onu sevdiğimizi anlamaya başladım. Kendisi sorumluluk almak bir yana, beni ufacık çaptan düşmüş görse, hemen kendi hayatına dalardı. Senin derdin var, hastasın bunlar hiç umurunda olmazdı. Beni ne zaman bir sıkıntım olsa senin umurunda olmuyor. Hiç mi benim bir derdimi dert etmiyorsun? diye sorduğumda "Sana babam öldüğü gün ne yaptığımı anlattım mı?" dedi pişkin pişkin. İnternetten tanıştığı bir kadınla sabaha kadar sevişmiş. Hiç bir şey olmamış gibi... Daha babası mezara bile girmemişken... Kendi derdini(!) bile bu kadar umursayan bir adamın size merhamet etmesini beklememek gerek.

Yaklaşık bir yıl karmakarışık duygular içinde geçirdim. Sonunda aklım başıma gelmişti fakat adeta hücrelerime girmişti. Onsuz hayat çok tatsız tuzsuz geliyordu. Egoist, kendiyle dolup taşan bu adamda şeytan tüyü vardı sanki. Ruhumu yaralıyor, benliğimi ikiye bölüyordu. Kendimi tanıyamıyordum. Biliyorum yalan söylüyor, manipüle ediyor, asla sevmeyi bilmiyor yine de vazgeçemiyordum. Sadık bir aşığı oynar, sonra maddi talepte bulunur, alacağını alır; sonra uzaklaşır ve beni diğer kadınlar üzerinden çıldırtırdı. Bu döngü hiç şaşmaz şekilde devam ediyordu...

Şimdi düşündüğümde ben bunu nasıl yaptım kendime diyorum? Bu nasıl bir karanlık kuyuydu ki içine düştüm? Empati duyguları katiyen yok... Ve kesinlikle çok yüzeyseller. Onlarla hiç bir konuda derinleşmek mümkün değil. Bir narsistle karşılaşanlara tavsiyem bu insan toplumda ne kadar itibar görse de sizin onu kendi gözlemlerinizle objektif bir şekilde değerlendirmenizdir. Geçmişiyle ilgili size anlattıklarını iyi dinleyin. Bir insan geçmişindeki herkes hakkında kötü konuşuyor, sadece sizi yüceltiyorsa bu ciddi bir işarettir. Bu işaretleri göz ardı etmeyin ve maddi manevi hiç kimseye kendinizi kullandırmayın. Hiç kimsenin sizin üstünüze basarak yükselmesine izin vermeyin.

SONRAKİ HİKAYE

Yorumlar

  1. Lütfen yaşayan herkes yazsın.
    Ben de yazacam Bi toparlanabilsem

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popular Posts

Narsist Geri Döner Mi?

Narsist Kadının Özellikleri

Narsist Mağdurlarının Hikayeleri