Mutlu olmak için savaşmak

Merhabalar,

Keşke elim yetse herkese ulaşsam böyle insanlardan uzak durmaları gerektiğini söylesem. Bu dilekte bulunurken bile neden narsist mağduru olduğumu anlayabiliyorum. Nerden başlasam nasıl anlatsam diye çok düşündüm. Birilerine bir nebze faydası olur ümidiyle bir yerden başlamaya karar verdim.

Büyük bir firmada iyi bir pozisyonda çalışıyorum, eli yüzü düzgün, hayat dolu, sevecen, herkesle muhabbet halinde kıpır kıpır bir insandım. Hayatımın aşkını bulucam, bunca yıl bekledim haketmeyen birini hayatıma almayacağım diye diye yaşın 30 olduğunu farketmediğim zamanlardı. İlişki tecrübem hiç olmamış, işte o diyebileceğim insanı henüz bulamamıştım, kimseleri kabul etmiyordum. Aynı iş yerinde çalıştığım mevkii olarak benim çok çok altımda, rahatsız edici tipi tarzı olan, insanlara tepeden bakan, hakkında genel olarak nahoş söylentiler olan bir kişiye gelene kadar tabi.. 

İlk tanışmamız yanımdaki kişiyle muhabbet ederken onun lafa karışmasıyla oldu. Sonrasında gelip geçerken laf atmasıyla, durdurup muhabbet etmesiyle sohbetlerimiz devam etti. Tipi ve iticiliğinden bağımsız sohbeti hoşuma gitmeye başlamıştı, komikti. Birbirimizden çok farklı olduğumuz için niyetinin farklı olabileceğini hiç düşünmemiştim. Sonra bir gün numaramı istedi vermedim, birkaç kere daha isteyince sonunda abartacak bir şey olmadığına karar verip numaramı verdim. Bilsem tüm ömrümce pişmanlık duyacağım hiç yapar mıydım... 

Sonrasında herkesin yaşadığı süreç gibi; iki ay büyük sevgi gösterileri, yazmalar, aramalar, eve bırakmalar. İlk başta onu arkadaş gibi görsem de, yavaş yavaş etkilenmeye başlamıştım. Derken normal insanların sevgili diyebileceği, benim ne olduğunu tam olarak anlayamadığım bir sürece girmiş olduk. Önce her şey normal gidiyordu. O benim aradığım insandı, birbirimizi bulmuştuk nihayet, benim için tüm kötü alışkanlıklarını bırakacaktı, beni mutlu edecek, birlikte çok mutlu olacaktık falan filan... Tüm bunlara beni öyle inandırmıştı ki. Sanki bir rüyada gibiydim. Bunca zaman beklememin bir anlamı varmış demek ki diyordum.

Yaklaşık 2 ay sonra 14 Şubat geldi çattı. Benim ilk 14 Şubat'ımdı. Özel bir şeyler bekliyordum. O ise hiçbir özel plan yapmadığı gibi, tüm gün işyerinde konuştuğu bir kaç kızdan söz ederek tüm hevesimi kursağımda bırakıp kavga ettirmişti. Oysa tanışmamızın başlarında işyerinden kimseyle daha önce flört etmediğini söylemişti bana.

Bu olaydan 10 gün sonra ortada hiçbir sebep yokken ortadan kayboldu. İşe de gelmiyor, mesajlarımı okumuyordu. İki gün boyunca kendisine hiç ulaşamadım. Mesajlarıma cevap verdiğinde; hasta olduğunu, hasta olunca zayıf halini kimsenin görmesini istemediği için kimseyle görüşmediğini söyledi. E bende inandım buna tabi, olabilirdi. Ertesi gün onu ödüllendirir gibi hastalığı iyileşti işe dönecek diye ona yemek yapıp götürdüm. Seviyordum, hak ediyordu çünkü. Üç ay olmuştu, ben iyice kapılmıştım. Daha önce ilişki tecrübem olmadığı için ilişkimin nasıl olması gerektiğini kestiremiyordum. 

Mesajlar azaldı, görüşmeler azaldı, o dönem pandemi olduğu için işe de gitmiyorduk. Hem onu seviyor, hem bu durumu gururuma yediremiyordum. Bekledim, düzelmedi. Bir adım attım olmadı derken artık ayrılık vaktinin geldiğini düşündüm. Mesajda böyle gitmeyeceğini iletişim sorunu olduğunu söyleyerek ilişkimizi bitirdim. "Sorun var" dediğim sürece bana tek verdiği cevap "Sen kafanda kuruyorsun, bir şey olduğu yok" oldu. Ayrılık mesajı attıktan sonra yine "kafanda kuruyorsun" dedi. Numarasını sildim ama aklımdan silemedim. Bağımlılığın verdiği üzüntüyle her gün ağlıyordum. Kimseyle konuşmak istemiyodum. "O adam nasıl bu hale geldi, ben ona ne yaptım, neden bu kadar değişti, acaba öyle yapmasa mıydım, böyle yapmasaydım şöyle olur muydu" diye kendi kendimi dövüp duruyordum. Bu iletişimsizlik bu şekilde iki ay sürdü. Ama ben tabi her an stalklayıp başkası var mı diye kurcalıyordum. O dönem bunu aşamadım iki ay böyle sürünerek geçti. 

İşe gittiğim bir gün onunla karşılaştık. Kollarını açarak bana doğru geldi "Seni çok özledim" diyerek bana sarıldı. Ben neye uğradığımı şaşırdım. Her gün ağlıyordum, üzülüyordum, ayrılmıştık ne oldu diye aklım almıyordu. Bu olaydan sonra bir iki ay boyunca sanki hiç ayrılma olmamış gibi devam ettik ama sadece işyeri içindeyken muhabbet ediyordu benimle, dışarıda görüşme yoktu. Ona kalsa beni seviyodu, ben başkasıyla olamazdım, kafamda kuruyordum bir sorun yoktu, kendisinin bazı sorunları vardı onları halledip bana odaklanacaktı. Psikolojik sorunu vardı o doğruydu :) 

Bir gün instagramdan bir kız mesaj attı, "ikimiz birden aynı kişi tarafından idare ediliyoruz" diye. Benim için kıza "sadece arkadaşım, tek başına kalmasın diye onunla çay içiyorum, farklı dünyaların insanıyız" demiş. Aynı dönem bana da sevgili olalım diye yalvarıyodu, ben kendisiyle konuşmadığım için psikolojisinin bozulduğunu, içki uyuştururcu batağına benim yüzümden düştüğünü söylüyordu. 

Bu olayın sonrasında kız ayrı ben ayrı mesaj attık durumu öğrendiğimizi söyledik. Her ikimize de yalvardı tabi "konuşalım, bi dinleyin" diye. Sonradan anladık ki ikimizin dışında on yıllık bir sevgilisi daha varmış. Benim hiç haberim yok tabi. O gün bana "dışarıda buluşalım, her şeyi anlatıcam" dedi. Buluştuk, anlattı ama ne anlattığı belli değil. İşyerindeki kızı suçladı, kendisi suçsuzdu, çünkü psikolojisi bozuktu. Bi çukura batmış bidaha da çıkamamış, bana yalvarıyordu "Sen çıkar beni o çukurdan" diyerek. Ben kendisini dinledim, anladım ancak kabul etmedim, bir daha beni rahatsız etmemesini söyledim. "Bu iş burda bitmedi, sen bitti diyince değil ben bitti diyince bitecek" dedi. Ve bütün o sürtüşme o günden sonra başladı. 

Beni rahatsız etmek için ya birini benimle konuşmak için yolluyor, ya iş yeri dahilimden arıyor, numaramın olduğu insanlara aratıyor gibi ulaşmak için bir sürü şey yapıyordu. Numaramı değiştirdim, sosyal medyalarımı değiştirdim, bana ulaşabileceği hiçbir kanal bırakmadım. Ben hiçbir tepki vermeyip kendisiyle konuşmuyordum. Bu sefer de işyerinde etrafta ismimi seslenip tepki çekmeye çalışıyordu. Rezillik çıkmasın diye cevap verdiğimde her seferinde bana yaklaşıp "konuşmamız lazım" diyip duruyordu.Şirket içi yazışmalarda kullandığımız uygulamayı indirip oradan mesaj atmaya başladı. "Konuşmayıp beni terslediğinde daha çok hırs yapıyorum" dediği için konuşmaya başlamıştım. Konuştuğumuzda "beni özlediğini, tekrar denemek istediğini" söylüyordu. "Ben değiştim, artık seninle ciddi birşey düşünüyorum, senden başka kimse yok" gibi bir sürü şey sıralıyodu. Tekrar şans istiyodu. Ben yok dedikçe daha fazla ısrar edip daha büyük gösterilerle geliyodu. Bu şekilde sürtüşmeyle ve gitgellerle altı ay geçti. 

En sonunda sadece ona güvenirsem kabul edeceğimi söyledim. "Telefonunu ver bakayım, gerçekten başkası olmadığına emin olursam deneyeceğiz" dedim. Telefondan bir şey çıkacağına çok emindim. "Telefonu vericem, ertesi gün biz sevgiliyiz" dedi. "Kabul" dedim, telefonu o gece eve götürdüm. 

Mesajları temizlemiş ama aramaları silmeyi unutmuştu. 10 yıllık sevgilisiyle sürekli görüştüğünü, sevgilisinin evli çocuklu olduğunu, başka kızlarla yatakta fotoğrafları olduğu gibi içimin almayacağı bir sürü şey gördüm. Ertesi gün telefonu ona yolladım, "bi daha beni rahatsız etme" dedim. Ondan sonraki 3 gün boyunca çok kötü olduğu, içki içip komalık olduğu gibi bir sürü mesaj attı cevap vermedim. Devam eden günlerde yine yanlış anladığımı, kızdan ayrılmaya çalıştığını, kızın sürekli onu aradığı gibi açıklamalar yaptı. Söylediği hiçbir şeye inanmasamda çok fazla üzerime geliyodu artık dayanamayıp olmayacağını kendisi görsün dedim kabul ettim,deneyelim dedim.

Ben kendimce hırs ettiğini, belki ben geri adım atar kabul edersem rahatlayıp bırakacağını düşündüm. Yine büyük sevgi gösterileri, hediyeler, ilgi hat safhada. Bu şekilde üç ay sürdü. 3 ay sonra yine ilgi azlığı,yalan söylemeler, görüşmemeler, bir var bir yok olma ve isteksizlikler başladı ve görüşmeyi durduk yere tamamen kesti. Yakaladığım diğer yalanlarla birlikte bu kadar yeter diyerek ben de tepki vermeyi kestim. 3 ay boyunca attığı hiçbir iyi/kötü mesaja cevap vermedim, yolladığı kimseyle konuşmadım. Hayatıma başka birisini aldım. En son yine konuşalım çok önemli diye tutturduğu bir gün konuşmaya gittim. Beni özlediği, unutamadığı,eskisi gibi olmayacağı gibi tipik üçlüsünü sıraladı. Artık başkasını sevdiğimi mutlu olduğumu ve istemediğimi söyledim, "tamam özür dilerim" dedi. Şimdi konu kapandı mı bilmiyorum, ama iki ayda bir aynı döngüye girmekten çok bunaldığım için işten ayrılmaya karar verdim. 


Tüm bu süreçte yaklaşık iki yıldır psikolojik şiddet gördüğümü anladım. Bir narsistin iç yüzünü çok iyi gördüm. Benim güzel olmadığımı, yöneticilik vasfına sahip olmadığımı, kuş beyinli olduğumu, kendimi iyilik perisi sandığımı ama öyle olmadığımı söylerdi. Dışarıdaki insanlar beni iyi bilirmiş ama iyi değilmişim, gidip ona sorsunlarmış nasıl biriymişim gibi beni aşağılayan bir sürü şey... Yakaladığım onca yalanı inkar edip benim aklımı sorgulamama neden oldu, gördüğümle duyduğumun arasına sıkışıp kaldım. Onu ikinci kez kabul ettim diye kavga esnasında "senin dediğin değil benim dediğim oldu sana her zaman bunu söylemiştim bak kabul ettin" demişti. Bana bağırması, vuramadığı için arabayı yumruklaması, kolumdan tutup çekiştirmesi, annem için tetikçi tutucam sana birini bulamaz demesi, başkasıyla olamazsın diye tehdit etmesi gibi aklıma gelmeyen bir sürü şey. İki sene boyunca oyuncak gibi oynadı benimle, sürekli gitti geldi hayatıma giremese de beni üzmeye yetti. Şimdi diyeceksiniz belki bunca zaman niye dayandın, karakter olarak fedakar kendini heba etmeye hazır bi insanım. Tamam bu sefer bitti rahatsız etmeyecek dedim iki ay sonra yeniden hortladı derken böyle böyle iki yıl geçmiş. Ben narsisti alt etmeye çalışanlardanım ama edemedim. Ne kadar üzülsemde her zaman mutluymuş gibi yaptım, ona karşı asla eğilmedim. Ben böyle yaptıkça daha çok hırslandı. Diğer kızı rahatsız etmiyormuş, benimle yarış halinde ama.

Adamın sorunlu olduğunu hissettiğim ilk an uzak duracaktım, hislerime kulak vermedim, yaptığım bir hatanın bedelini ödüyorum hala. İyileşmek için her haftasonu arkadaşlarla buluşuyorum, resim kursuna gidiyorum. Ama aklımın bir köşesinde hep yaşadıklarım film gibi dönüyor. Kendinize yazık etmeyin, bir avuç sevgi için ruhunuza derin yaralar açtırmayın. Bizim gibi narin insanları hırpalamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Bunların ahlakı, vicdanı, acıması asla yok. Böyle insanlarla savaşılmaz dostlar. Mutlu olmak için savaşın💔

Yorumlar

  1. Hayat bir derstir ve hayatımıza giren insanlar "bakalım dersini öğrenmiş misin" sınavıdır. Bu ders biz öğrenene kadar devam eder.

    "Sinirlenmesin, aman tartışmayalım, kalbi kırılmasın, kaybetmeyeyim” diyerek gereken tepkiyi veremediğimiz her olayda, biraz daha değersizleşip öz saygımızı kaybederiz... Söylenmesi gerekenler söylenmeli, çıkması gereken kavgalar çıkmalı, kırılması gerek kalpler kırılmalı ve bazı insanlar kaybedilmeli.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popular Posts

Narsist Geri Döner Mi?

Narsist Mağdurlarının Hikayeleri

Narsistle Mücadele Edenlere Kitap Önerilerim