Kendini Seçmek
Bu hikayelerde bazılarımız şanslıyız, sağlıklı bağlanma stiline sahip olup bunu koruyabilenler, öz sevgisi yüksek olanlar narsistik davranışları görünce o ilişkiden erken ya da geç çıkabiliyorlar. Ben ise şanssız olanlardandım, beni öldürene kadar onun yanından gidemedim.. Okurken cinnet geçirip, e kızım bu kadar da olmaz yani nasıl burada çekip gidemedin demeyiniz, bir narsisti asla hafife almayınız. Sevgiler..
İllüzyon
ve ilk şok
Büyülü
tanışma hikayesi
O zaman 20 yaşındaydım. Büyük bir şehre üniversite okumak için gelmişim, adapte olmakta zorlanıyorum, yalnızım, mutsuzum.. Bir gün elimde kocaman üç valizle bu kocaman şehrin bir tarafından bir tarafına gitmeye çalışıyorum. Metrodan indim sonunda önümde kocaman bir merdiven var bu ağır şeyleri taşıyıp çıkarmam lazım, berbat haldeyim kan ter içinde. O sırada indi merdivenlerden, ben yardım edeyim dedi aldı elimden valizleri. Yurda kadar yürüdük beraber, ben de çok konuşkanımdır sohbet ediyorum kendimce. Çok yakışıklıydı çok. İlerliyoruz, içimden diyorum ki ben bir daha bu çocugu nerde görücem ya, keşke biraz güzel olsaydım bugün, sabahtan beri şaftım kaydı, hayatta bakmaz bu tipimle bana.. Neyse yurdun önüne geldik, sanki zihnimi okumuş gibi benden Instagram’ımı istedi. Allah’ım neler oluyordu!! Verdim tabi hemen. Uçarak yukarı çıktım en yakın arkadaşımı aradım konuşuyordum. Tam o anda üstten bir mesaj düştü ekrana, “Yerleşebildin mi?:)” Biraz mesajlaştıktan sonra, bana kahve ısmarlamak istedi. Buluştuk, çok güzel bir ilk buluşmaydı, her detayıyla. Onunla çok keyifli ve heyecanlıydım. Kalbim küt küt atıyordu onun yanındayken.. Sonra ikinci buluşma, üçüncü, dördüncü.. Hepsinde benden gözünü alamıyordu, hep iltifat ediyordu beni utandırıyordu. Buluşmaya giderken saatler öncesinden hazırlanmaya başlardım o kadar heyecanlanırdım ki ellerim titrerdi. Bana çok güzel olduğumu çok tatlı olduğumu söyler dururdu. Bana bakarken içi eriyor gibiydi. İlk defa böyle bir şey yaşıyordum, utançtan yüzüne bakamıyordum, sürekli gözlerimi kaçırıyordum. Sonunda ilk önce benim açılmamla, biz sevgili olduk. O benim ilk sevgilimdi, ilk kez birinin elini tutmuştum.Yine birlikte vakit geçirdik ama bana karşı o kadar kibar, o kadar aşk dolu davranıyor ki.. Hayatımda kimse bana böyle davranmadı, böyle bakmadı.Kendimi çok güzel çok değerli hissediyorum.. Ta ki ilk şoka kadar. Sevgili olduktan sonraki ikinci buluşmamız olacak sadece daha çok yeni. Benim sınavlarım var, akşam kısa da olsa görüşelim demişiz. Akşam oldu, mesaj attım kaçta geleceksin? Cevap: yarın mı? Nasıl yani unuttun mu akşam görüşeceğiz dedik ya. Cevap: “Mal unuttum napim.”
Bumm! Nasıl ya? Birden nasıl böyle davranabilir bana? Nasıl unutabilir ayrıca? İnsan akşam için sevgilisiyle yaptığı planı unutur mu?? O şokla ve sinirle, tam bir hayal kırıklığısın bir daha bana yazma dedim. Unutması değildi de problem, yaptığı hatayı hiç farkında olmayıp bir de bana karşı kullandığı üsluptu. Ve ilk manipülasyonu orda karşıma çıktı. “Bu kadar da olmaz ya. Zaten sana senin için doğru kişi değil miyim dediğimdeki sessizliğinden anlamıştım altından bir şey çıkacağını. Paranoyaksın seninle uğraşılmaz. Bir daha bana yazma arama sakın. Bitti. “
Ben verdiğim tepkiden dolayı suçlu olmuştum onun hiçbir kabahati yoktu. Asla kendinde suç görmezdi zaten bunu ilerleyen zamanda onlarca yüzlerce örnekle gördüm.
Tam bir hafta geçti, yazmasını bekliyorum biraz değer veren önemseyen bir erkek yaptığını farkına varır gönül almayı bilir sonuçta. Benim bir hatam yok biliyorum ya. O zamanlar daha sağlıklı düşünebilen biriymişim, ilk manipülasyonuna direnebilmişim mesela. Bir hafta ben hep yurtta, mutsuz depresyonda olunca arkadaşım zorla dışarı çıkardı. Aman be dedim, bitti gitti. Süslendim, saçımı makyajımı yaptım, çok güzel giyindim şıkır şıkır caddeye çıktık. Beni görmüş o gün, arkadaşımla gezerken. ( Narsist sizin onun kontrolünüzden çıktığınızı, onu artık önemsemediğinizi gördüğü an, hemen kontrol sağlamaya çalışır. Tekrar hayatınıza girip onu sevmenizi sarmalamanızı ister.) Akşamına mesaj attı.’’ Bacağım kırıldı’’( iletişim kurmak için sizden özür dilemez, ufacık bir şeyi bahane edip hiçbir şey olmamış gibi sizi yemler. Normal bir insan gibi, özür dileyip size değer verdiğini anlatıp, sorunu çözmek gibi bir derdi yoktur. Tek isteği sizden tepki alabilmektir) Ben de onu seviyorum aşığım ya, herhangi bir sebepten mesaj atmış bana yeter. Hemen ilgilendim ne olduğunu öğrendim, biraz konuştuk. Sonrası yok.. Çünkü istediği şey, siz hâlâ onda mısınız onu kontrol etmek sadece. Benim okulum tatil olacaktı, ailemin yanına dönerken ona mesaj attım ve duygusal ama kısa bir veda ettim. Bacağı alçıdaydı, evden çıkamadığı için onu göremedim. Ve tam 3 ay, bana bir mesaj atmasını veya aramasını bekledim. Deli gibi aşk acısı çekiyordum. O ise hiçbir şey hissetmiyordu. Olanı biteni benim gibi yaşamamıştı çünkü. 3 ay ruh gibi gezdim. Herkese sürekli onu anlatıyordum, devamlı kendimi suçluyordum, ben şöyle yapmasaydım, ahh ben o gün o kadar fevri tepki vermeseydim, o haklıydı ben şöyleydim.. Sonra okul açıldı, geri döndüm. Döndüğümün ertesi günü, dışarı çıktım geziyorum. Allah’ım dedim onu çok özledim ne olur uzaktan da olsa bir yerde göreyim ya ne olur?! Çok özledim.. Yaklaşık 20 dakika sonra, bir parkta gördüm onu. Onların evinin yakınında bir parkta. Ne yapacağımı bilemedim önce, gitmeli miydim yanına bilmiyordum. Gitsem ne diyecektim. Ama gitmesem öylece birbirimizin hayatından çıkacaktık. Dedim ki, kızım git yanına, sanki hiç umurunda olan bir şey yokmuş gibi selam ver mutlu mutlu, cool ol be. O unuttuysa sen de unuttun gibi yap. Gittim yanına, çok şaşırdı beni görünce, sarıldık. Ayaküstü sohbet ettik, ve ben aynı coollukta görüşüz ben artık gideyim diyip döndüm gittim. Döndüm ama nasıl ağlıyorum, o kadar özlemişim kii. Ama karşımdaki kişinin narsist olduğunu ve böyle duygular hissetmediğini bilmiyorum tabi o zamanlar. O sadece beni atlatmış, kendi hayatına bakarken, ona selam verip konuşacak kadar olanları unutmuş görünce hemen akşamına mesaj attı. Yine yemledi yani, minik ekmek kırıntıları... Seni gördüğüme sevindim yazmış. Ben heyecandan mutluluktan ölüyorum. Ama gururluyum tabi o zamanlar.. Ben de seni gördüğüme sevindim yazıp konuşmayı ilerletmiyorum.. Birkaç gün geçti aradan. Ben arkadaşlarımla geziyorum, Instagramda aktifim mutluyum, beni böyle görünce tekrar mesaj attı. Beni bir arasana dedi, aradım. Telefonda beni hiç üzmek istemediğini, onun hatası olduğunu benim sesimi duyduğu için çok mutlu olduğunu söyledi. Buluşmak istedi.. Ben tekrar dünyanın en mutlu kızıyım. Ertesi akşam buluştuk, özür diledi benden, beni sevdiğini söyledi. Sarıldık, ben inanmak istediğime inandım. Davranışlara değil bir kere söylenmiş sözlere inanmayı tercih ettim, mutlu olmak istiyordum çünkü. İlk başta gördüğüm sevgiyi, aşkı tekrar görmek istiyordum. Yine bana bakarken içi eriyor sanki, öyle güzel bakıyor öyle tatlı şeyler söylüyordu ki bana. Üç aydır hayallerini kurduğum ama imkansız sandığım şey olmuştu, biz tekrar bir aradaydık. Ama bu anlar korkunç bir sonun en başıymış meğerse...
Gerçek yüzünü göstermesi
Birkaç gün müthiş bir ilgi, sevgi sözcükleri, her şey çok
tatlı.. Sonrası ise cehennem. Her an nerdesin, kiminlesin, ne giydin? Kütüphanedeyim
ders çalışıyorum, görüntülü arıyor. Kütüphanedeyim diyorum, kiminlesin diyor.
Etek giydin mi bakıcam diyor. O kibar, özgüvenli, beyefendi aşık olunası adamın
içinden korkunç toksik biri çıkıyor. Telefonu duymadığımda kiminlesin de
açmıyorsun diyor.. Her gün sanki onu aldatıyormuşum gibi imalarda bulunuyor. Her
gün kavga edecek bir sebebi ama her gün.. Her şey onun kontrolünde olsun istiyoruz
her şey için ondan izin isteyeyim. Arkadaşlarımla buluşmak veya birlikte ders
çalışmak zaten eşittir onu aldatmak. O kadar büyük tepkiler veriyor ki Tüm günüm kendimi ona açıklamaya çalışmakla
geçiyor. Çok yorgunum, devamlı devamlı bir kaos bir tartışma kendini izah
etmeye çalışma.. İlişki yaşamıyoruz da savaşıyoruz sanki. Bana bu kadar
güvenmekte zorlanan adam, onu ınstagram’dan takip etmemi istemiyor. Takipleşmiyor
benimle. Anlam veremiyorum, istek gönderiyorum kabul etmesini bekliyorum ısrar
ediyorum. Sonunda isteği kabul eder etmez, hesabını donduruyor çok zaman alıyor ya falan diye bir bahane bularak. Ama ben güvenmek
istiyorum ya, güveneceğim. Önümde kocaman bir redflag var ama ben kafamı kuma
gömmüşüm resmen. Neyse, tüm bu toksikliklerle birlikte ben neye uğradığımı
şaşırdım. Kesinlikle çok mutsuzum, zihnim çok yorgun ve diyorum ki benim
tanıştığım adam da bu degil 3 ay barışmak için Allah’a yalvardığım adam da bu
olamaz.. Ama bırakamıyorum da bir yandan.. Başta gördüğüm aşık olduğum adamın geri gelmesini mi
bekliyorum nedir? Bırakamıyorum.. O kavgaların değersizleştirmelerin arasında
arada bir gösterdiği minik sevgilere tutunup kalıyorum orda. Tüm bunların yanı
sıra, başka başka taraflarını da görmeye başlıyorum. Mesela her gün bana çok
normal şeyler söylüyormuş gibi salaksın, malsın sen beynin yok gibi şeyler
söylüyor. Hatta bir gün telefonda konuşurken sen benim kölemsin bile demişliği
var, neden katlanmaya devam ettim bilmiyorum. İlk tanıştığımız zamanlarda,
benimle saatlerce bankta oturup kedi seven adam sanki onları çok seviyormuş
gibi davranan adam, şimdi ben hayvanları sevmiyorum ya hiçbir değerleri yok
yani diyebiliyor. Flört dönemindeyken, biraz başım ağrıyor desem, güzelim bir
şeye ihtiyacın var mı geleyim mi yanına diyen adam, şimdi hasta olduğumda, iyi
hastaneye git diyecek kadar önemsemiyor beni. Bir gün sırf mini etek giydim
diye bana demediğini bırakmadı kötü bir kavga ettik yine. Ben, benden özür
dilemesini istiyorum. Ben kimseden özür dilemem, sevmiyorum özür dilemeyi. Sen
haksizsin, haklı olduğun hiçbir şey yok, diyip duruyor.. Ona neye kırıldığımı
izah etmeye çalışıyorum, beni anlayacak sanıyorum. (** Bir narsiste kendi
duygularınızı anlatıp neye kırıldığınızı farkettirmeye çalışırsınız, ama nafile
çaba.. Duvara konuşmak gibidir. Duygulardan konuşmaktan nefret ederler, orası
ayrı. Bir de onu suçlu gösterdiğinizi düşünüp tek dertleri kendilerini haklı
çıkarmak olur) . Asla özür dilemedi. Ben de, bir özür dileyecek kadar nasıl
sevgilisine kıymet vermez bir insan dedim. Ne olacak ilişkimiz boyunca, ben kırıldığımda
üzüldüğümde kendi kendime kabullenip, olayı geçiştirecek miyim? Bu kadar
önemsizsem ne işim var bu ilişkinin içinde, diyip sonunda bıraktım onu. Tüm
iletişimi kestim.
Geri
dönme evresi
Aradan 3 ay geçti yine… Bu süre zarfında, yurda çiçekler geliyor kızlara. Özür dilemek için peluş eşek yollayanlar, çiçekler yollayanlar. Vay be diyorum, bak işte değer veren önemseyen neler yapıyor. Sen bir kuru özre bile layık görülmedin.. Bu sürede kendimi çok değersiz hissettim, toksik bir ilişkiden çıkmıştım mutsuzdum. Bir psikologla görüşmeye başladım, ama görüşme sebebim genel mutsuzluğum ve panik ataklarım kaygi bozukluğumdu. İlk seansta, içimde en çok kabaran şey bu konu olduğu için sanırım başımdan geçen bu ilişkiyi anlattım. Bana karşımdaki kişinin bir narsist olduğunu, ve onunla ilişkiyi bitirmenin çok doğru olduğunu söyledi. Ben o zamanlar narsist ne bilmiyorum. Ama zaten zehirli bir insan olduğu, başta tanıttığı kişiden çok farklı olduğu kesin. Neyse ben birkaç seans daha terapi aldım, kendimi toparlamaya başladım biraz. Değersizlik duygum yüzümden o ilişkiden gitmediğimi, gidemediğimi öğrendim. Kendimi keşfetmeye başladığım bir süreçti. Taa ki ben bir hata yapana kadar.
6 şubat depremiydi, onun da o felakete uğrayan şehirlerden birinde olma ihtimali çok yüksekti. En son ordaydı çünkü ve çalışıyordu, bir süre daha kalacaktı, döndü mü bilmiyordum. Sabah uyanıp televizyonda yıkılan binaları görünce, nefesim kesildi. Aklıma ilk o geldi.. Telefonu aldım elime, şok görülmesi sabahın körü. 3 ay olmuş hiç konuşmamışız sıfır iletişim, yine de tutamadım kendimi ağlıyorum o anda. Aradım ulaşılamıyor. Mesaj attım “X’te değilsin değil mi?” . Birkaç saat sonra döndü, yok hayır döndüm ben. Tamam içim rahatlamıştı, o iyiydi. Benim konuşmayı devam ettirmek, barışmak gibi bir niyetim hiç yoktu tüm samimiyetimle söylüyorum. Sonrasında depremden dolayı iletişimde kalmaya devam ettik, o bölgeye gönüllü gitmişti. Haber almam, ne durumda olduğunu bilmem gerekiyordu. Sonrasında evine döndü, ben de tamam artık her şey yolunda bir daha yazmayacağım dedim kendi kendime. O yazdı, gel dedi bana. Gel, lütfen gel, eğer sen gelmezsen ben oraya geleceğim. Seni çok özledim. Her şey benim yüzümden oldu, benim yüzümden ayrıldık, özür dilerim. Seni gerçekten seviyorum. Sen benim evim olmuşsun, fark edememişim. O gece iki saat kadar mesajlaştık, öyle güzel şeyler söylüyordu ki.. Son konuştuğum adamın yerine, işte o ilk başta tanıştığım aşık olduğum adam gelmişti yine.(** Narsist sizi ilişkiye döndürmek için Lovebombing yapmaya başladığında, yaşadığınız tüm kötü deneyimleri, haksızlıkları unutuyorsunuz.. Beyin unutuyor, sadece iyi şeyleri hatırlıyor.) Ben uzun zamandır bu kadar huzurlu hissetmemiştim, işte dedim ya, sonunda anladı. Benim onu sevdiğimi anladı, haksızlık ettiğini bana kötü davrandığını farkına varmış pişman olmuş sanıyorum. Ben de seni çok seviyorum dedim, affettim ve tekrar ilişkiye döndüm. Çok iyi hatırlıyorum, gittiğim ve bana karşımdakinin narsist olduğunu söyleyen psikoloğa ertesi gün bir mesaj attım ve seanslara devam etmeyeceğimi kendimi çok iyi hissettiğimi söyledim. Onun geri döndüğünü söyleyemedim tabii.. Ne kadar kötü bir karar aldığımı bilmiyordum henüz..
Değersizleştirme ve son vuruş
Çok mutluyum, sanıyorum ki biz artık birbirinin kıymetini bilen sağlıklı bir ilişki yaşayan bir çift olacağız. Yine birkaç gün sürdü mutluluğum.. Birkaç gün sonra benimle ilgilenmemeye, aramaya başladı. Tüm gün devamlı arayan mesaj atan adam gitmişti yoktu, ben yalnızdım. Ben aradığımda konuşuyorduk sadece. Mesajlarıma cevap alamayıp nerdesin diye sorduğumda, işim vardı boş yapma gibi cevaplar alıyordum. Ben mesajına biraz geç dönsem veya ona söylemeden arkadaşlarımla dışarda olsam kavga çıkarırdı, ama ben ona nerdesin diye sorunca paranoyak muamelesi görüyordum. Tavırlarına çok kırılıyordum, bunu ona söylediğimde her şeyi çok büyütüyorsun cevabini alıyordum. Okul açılmamıştı, ama ailemde çok büyük bir problem vardı ve benim kalacak yerim nerdeyse yoktu. Okuduğum şehire gidip, yurtta kalıp okuluma online derslerime devam edecektim. Aile evinden çıkıp oraya gittiğim gün tüm yol boyunca ağlamıştım hıçkıra hıçkıra. Onun yüzünden değil, babamla ilgili yaşananlardan dolayı. Çok üzgündüm, kendimi en güçsüz hissettiğim günlerden biriydi o gün. O gece yurda gittim, aradı ben mutsuzum berbat bir günü yaşamışım, ağlamaktan helak olmuşum, telefonda sesi o kadar rahat ve umursamaz geliyor ki.. Ama bende ilişkiden gidecek cesaret nerde? Zaten yaralıyım, biraz şefkat görmek istiyorum.. Ertesi gün buluştuk, güzel geçti. Beni kendi evlerine götürmek istedi, ailesiyle yaşadığı eve ama evde kimse yok. İstemedim, böyle bir şeyi. Sonrasında bana “salaksın, korkaksın” gibi mesajlar atmaya başladı şakayla karışık manipüle ediyor aslında. Beni tanımayan insanların evine gizli gizli onlar yokken giremem ben dedim. Gizli gizli diyor bir de, açık açık mı gelecektin dedi... İçimde bir şeyler kırıldı o an, ben eskort muydum? Beni evde film izlemek için, yemek yemek için birlikte vakit geçirmek için çağırmıyordu ayrıca. Evde kimse yokken kısa bir şeyler yaşamaktı amacı. Ben de, bir gün size geleceksem annenle tanışmak için gelmek isterim, onlarla tanıştıktan sonra evinize gelip gitmeye başlayabilirim. Beni tanımıyorlar evlerine o şekilde giremem dedim. Aldığım cevap ise şu: “Mal mısın ya?” Daha her şey çok yeni gelişiyor. E madem her şey çok yeni, o zaman niye eve çağırıyorsun beni? Velev ki bu konu da beni aşırı değersiz hissettiren ama benim yine de gitmeme sebep olmayan bir olay oldu. Beni aramıyordu, mesaj atmıyordu, buluşmak istiyordum her seferinde birkaç saat kala buluşmayı iptal ediyordu. ( Bu Blogda okudum, bu da narsistin bir oyunuymuş, o yazıyı okumanızı tavsiye ederim.) İptal edilen bir buluşma değil, 5-6 buluşma olmuştu. Ben ondan artık asla bir ilgi göremiyordum. Ailemin durumunu bilmesine rağmen, o kadar gün hiç nasılsın ne oluyor ne bitiyor diye sormamıştı, umurunda değildi ne yaşadığım. Resmen beni görsün, tekrar sevsin diye gözlerim dolu dolu bir kenarda bekliyordum. Narsist ise şunu ister, o istediği zaman seninle oynasın, istediği zaman gel istemediği zaman git. Ama istemediği zamanlarda, duygusal olup sorun çıkarma. Sen sessizce onun elinin altında bekle. Bir akşam konuşurken dedi ki seni görmeye geleyim beş dakika uyumadan önce. Nasıl sevindim.. Zaten ailemdeki problemlerden dolayı stresliyim mutsuzum, onu görmek sarılmak nasıl iyi gelecek. Bütün gece bekledim ses yok. Yine unuttun dimi? Diye mesaj attım. Cevap yok. Saatler sonra aradı, ben artık patlama noktasına gelmişim hayal kırıklığı içindeyim. Bir insan bu kadar güzel şeyler söyleyip ilişkiye tekrar ikna ettiği birine nasıl bu kadar değersiz hissettirir?? Telefonda ağlamaya başladım, ne bu ya her şeye ağlıyorsun, duygusal boşlukta mısın nesin? Bana bunu dedi evet. Evet, duygusal bir boşluktaydım, zor bir dönemden geçiyordum, normal bir ilişkim olsaydı destek göreceğim bir dönemdi bu. Bu benim için son nokta olmuştu ilişkiyi bitirmek istedim. Bana, ben neler yaşadım senin gibi sızlanıp durmuyorum, çocuk gibi davranıyorsun. Her şeyi çok büyütüyorsun, sana bir nebze destek olduysam bana teşekkür etmen gerekir. Şimdi çocukluğu bırak diye kızdı. Korkunç bir manipülasyonun içindeydim yine. Kendimi suçladım, ne diye ağlıyorsun ki çocuk gibi bıktırdın işte onu. Tamam dedim, sustum. Toparla kendini dedi bana sadece. Kendimi ne kadar kötü hissetmiştim. Yine buluşmalar iptal ediliyor, yine sosyal medyadan asla takipleşilmiyor, bunu sorduğumda da sanki profil fotoğrafına niye ikimizin fotoğrafını koymadın demişim gibi abartılı tepkiler alıyorum ve geçiştiriliyorum. (** En önemli nokta budur arkadaşlar, narsist beyninize şüphe tohumları eker, siz sormak istersiniz bir cevap alıp bu soruları kafanızdan atmak istersiniz. Ama asla cevap vermez sadece abartmakla, paranoyak olmakla suçlar veya sadece geçiştirir. Siz de elinizde olmadan tüm işi gücü bırakıp bu şüpheleri düşünmeye başlarsınız. Artık bir hayatiniz yoktur, tek düşündüğünüz o ve onun davranışları sözleri olmuştur.) Birkaç gün sonra Instagram’da tesadüfen bir kız gördüm onunla takipleşiyordu. Kızın hesabı neredeyse fake denilecek şekilde, aşırı ucuz, eskort kasa bir kız. Şaşırdım bu kızla niye takipleşiyor ki diye, benimle bile takipleşmezken hem de? Sordum, arkadaşım dedi. Nerden arkadaşın diye üsteleyince, 8-9 ay önce bir flört uygulamasından tanıştıklarını ve eklediğini söyledi. Şok oldum. Ben okuldan arkadaşlarımla ders çalışınca, çay içince deliren sanki çok kötü bir şey yapmışım gibi kavga çıkaran adam flört uygulamasından görüntülü konuşarak bir kızla tanışmış ve onunla ınstagramdan takipleşiyordu. Tepki gösterdiğimde, paranoyak olduğumu, her şeyi çok büyüttüğümü söyleyip beni yine hakli olduğuna ortada bir şey olmadığına inandırdı. Yine ayrılamadım. (** Narsist ilişkiyi sizin bitirmenize izin vermez, bu zevk ona aittir.) Artık iyice mutsuzdum, berbat hissediyordum kendimi ama bu sarmalın içinden çıkamıyordum onu çok sevdiğimi sanıyordum. Bu süre zarfında, hiç aramıyordu mesaj atmıyordu dedim ya. Sadece nude fotoğraf istemek için mesaj atıyordu. Benden çıplak içerikli fotoğraflar istiyordu.. Ben atmamakta son derece kararlıydım, istemiyordum. Yalvarıyordu, yalandan sevgi gösterileri yapıyordu benim hoşuma gidecek şeyler söylüyordu devamlı benden böyle fotoğraflar istedi. Hiç yollamadım. En son bir gün, yine istediğinde, net bir şekilde bu isteklerinin beni korkuttuğunu söyledim. Göndermeyeceğimi de o gün anladı sonunda. Sonra ne mi oldu? Onun avucunun içindeydim, ne yaparsa yapsın bırakıp gitmemiştim, her gün beni ağlatacak bir şey yapar söylerdi, ama ben gün sonunda ağlayarak onu affederdim, daha doğrusu kendimi haksız kabul edip, tamam ben abartı tepkiler verdim diyip onun suyuna gitmeye çalışırdım. Benden alacağı hiçbir şey kalmamıştı kısacası. Zaten istediği çıplak fotoğrafları da atmıyordum. Ne yapsın artık beni? Ve işte o gün geldi, akşam defalarca kez iptal edilen buluşma sonunda olacak sanıyorum ve hazırlanıyorum. Bir mesaj geldi. Ben yurtdışına gideceğim, kesin karar verdim ayrılalım. Bugün de gelmeyeceğim, görüşmeyelim. Seninle arama mesafe koymaya çalıştım ama anlamadın. Benimle arasına mesafe koymaya çalışmış, bunu yaparken de her gün benden nude fotoğraf istemiş meselaJ
Artık çileden çıkmıştım, kendimi kaybetmiştim. Haftalardır maruz kaldığım değersizleştirme ve manipülasyonlar yüzünden berbat bir duygu durumu içindeydim. Yalvardım biliyor musunuz? Şuan düşününce bunu neden yaptığımı anlamıyorum siz de anlamıyorsunuz okurken biliyorum. Kızım daha bu çocuk sana ne yapsın deccalmiş işte, nasıl terk edemedin diyorsunuz. Size manipülasyonu ve bir narsistin aklınızla oynamasını hiç hafife almayın derim. Yalvardım, bir kere görüşmek için bütün gece ağladım. Ben ağlarken yalvarırken o ne yaptı biliyor musunuz? Arkadaşının doğum gününe gitti, sonra da arkadaşlarıyla birlikte okey oynamaya... Yaklaşık iki üç gün aklımı kaybetmiş gibiydim, sadece ağlıyordum ve bir kez beni dinlemesi için yalvarıyordum...
Sonunda bitti.
Benim iyileşmeyi geçin, kendime gelmem bile o kadar uzun zaman aldı ki.. Ölüyorum sandım acıdan. Tam bir buçuk ay.. Yemek yemeyi bırakmıştım, 2-3 günde bir bayılma noktasına geldiğimde ağzıma birkaç lokma bir şey atıyordum bayılmamak için. Su bile içmiyordum. Sadece ağlıyordum.. Aynaya bakmayı unutmuştum, odadan hiç dışarı çıkmıyordum. Korkunç bir depresyonun içindeydim. Devamlı uyku ilacı ve sakinleştirici ilaçlar alıp kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. İçimdeki cıvıl cıvıl pırıl pırıl kızı öldürmüştü, ayakta gezen bir ceset gibiydim. Yaşadığım haksızlıkları, değersizlikleri hazmedemiyordum. Kendime çok öfkeliydim. Kalbim çok ama çok acıyordu. Artık kendi kendimi manipüle etmeye başlamıştım, ben ne yaptım da beni sevmeyi bıraktı, nasıl benden soğudu ben nerde ne hata yaptım diye düşünmekten deliriyordum.
Bir buçuk ayın sonunda artık kendime gelmem gerektiğini, kendimi bu şekilde ölüme terk edemeyeceğimi anladım. Yurdun altında bir spor salonu vardı oraya gittim, duvarları aynadandı. Kendimi ilk gördüğümde korktuğumu hatırlıyorum. Ben çok güzel bir kızdım, herkes söylerdi bunu. O da beni çok güzel bulurdu hep. Ama o halim.. O kadar kilo vermiştim ki, gözlerimin altı mosmordu, cildim simsiyah olmuştu.. Ceset gibiydim, bırak dambıl kaldırmayı göz kapaklarımı kaldırırken yoruluyordum. Spor hocası beni o halde görünce çok endişelenmişti hatırlıyorum..
İyileşme Sürecim
Bir noktadan başlamak zorundasınız. İlk adımı atacaksınız. İlk adimi atın, sonrası kolay demiyorum. Defalarca kez daha ağlayacaksınız, bir ileri iki geri gideceksiniz. Bir sabah uyandığınızda ağlama krizine gireceksiniz aylar sonra. Bir gün onunla ilgili taa ilk baslardaki güzel anılardan birini hatırlayacaksınız onu özlediğinizi sanacaksınız. 3 ay sonra da 5 ay sonra da sıklığı azalmakla birlikte bu anlar yaşanacak. İlk adımı atmak zorundasınız, kendinizi seçmek zorundasınız. İyileşmek çok uzun sürecek, çok şey kaybetmiş olacaksınız o ana dek. Ben çok iyi bir üniversitede, dereceyle girdiğim bir bölümde okuyorum. O süreçte tam 3 dönem üst üste bütün derslerimden kaldım, o hayatıma girdiği günden çıkana kadar. İyileşmek için kendinize sınırsız bir zaman vereceksiniz önce. Bitmiyor bu süreç hemen. Ama emin olun ki, her geçen gün daha az acıtıyor. Hayal kırıklığınız, kalp kırıklığınız, öfkeniz, değersizlik duygunuz her biri zamanla azalıyor. Ben bunları yaşayalı 8 ayı geçti. Nasıl iyileştim?
Spor yaparak (bırakmadım o günden beri düzenli spor yapıyorum fiziğim taş gibi oldu kızlar <3)
Hiç beslenmediğim kadar sağlıklı ve iyi beslenerek
Bu ikisi sizi depresyondan çıkaracak olan iki önemli şey.
Kendinize şefkat gösterin, lütfen. Olanların hiçbirinin sizin suçunuz olmadığını anlayin. Çok güzel olduğunuzu, bir ışığınız olduğunu, parıl parıloldugunuzufarkedin.
Bol bol okuyun, bu blogu tekrar tekrar okuyun, YouTube’dan Uzman psikolog Sezer Ergör’ün narsistlerle ilgili ve iyileşme süreciyle ilgili çok faydalı videoları onları dinleyin. Her gün her gün podcast gibi açıp dinleyin. Bu düşünceleri beyniniz kabul edene ve sindirene kadar tekrar tekrar dinleyin..
Sizi siz yapan şeylere tutunun arkadaşlar, ben o hayatıma girmeden önce çok başarılı bir kızdım. Hayallerim vardı, hedeflerim vardı. Hayal eder, onun için çalışır ve başarırdım. Çok güçlü bir kızdım. Kendisine saygısı olan, sınırları olan bir kızdım. Onunla her şey tepetaklak oldu. Ben kendimi hatırlamaya çalıştım. Ben kimdim? Ben ne yapıyordum ondan önce hangi yoldaydım? Bu soruları sorup, hayallerinize hayatınıza sahip çıkın.
Herkese anlatıp insanlardan teselli beklemeyin. Çünkü narsistle bir ilişki yaşamamış kimse anlayamaz ve hatta yaptığı yorumlarla sizi daha kötü hissettirebilir. Uzman birinden destek almayı tercih edin.
Kendinizi seçmeye başlayın, iyileşmeye adım attığımda yaptığım şey buydu arkadaşlar. Her gün, kendimi seçtim. O gün ağlamış bile olsam, onunla ilgili bir şeyi düşünmüş bile olsam, bunu tüm gün devam ettirmek yerine hayır ben kendimi seçiyorum dedim.
Zamanla ve çabayla iyileşeceksiniz, özünüze döneceksiniz merak etmeyin. Eskisinden daha güçlü olacaksınız, evet artık tozpembe gözlüklerle etrafa bakan, aşka sevgiye inanan o toy genç kız olmayacak içinizde. Dürüstçe söylüyorum bunu. Ayakları yere sağlam basan ve bir daha kolay kolay yıkılmayacak bir kız olacaksınız söz veriyorum. Kendinize sahip çıkın yeter ki, herkese gösterdiğiniz anlayışı ve şefkati kendinizden esirgemeyin.
Yorumlar
Yorum Gönder