Narsist Sevgili ile İlişki
Narsistler için ilişki bir oyun, partneri ise oyuncaktır. Oyunun amacı narsistin egosal ihtiyaçlarını doyuracak yakıtı sağlamaktır. Aşamaları da bellidir. Nasıl oynanacağı da...
Narsist açısından ilişki;
Partneri belirleme - kişiliğini analiz etme - zaaflarını kullanarak ona en çok istediği şeyleri altın tepside sunar gibi yapma - partneri ele geçirme - değersizleştirme - istismar etme ve sömürme - partnere en çok yaralanacağı yerlerden darbe verme - cezalandırma - terk etme - sessizlik- geri dönme - zaaflarını kullanarak ona en çok istediği şeyi daha kısa süre boyunca sunar gibi yapma - onu tekrar ele geçirme - değersizleştirme - istismar etme ve sömürme - en çok yaralanacağı yerlerden daha büyük darbeler verme - cezalandırma - terk etme - sessizlik - geri dönme... Tekrar, tekrar, tekrar...
Sizin açınızdan ilişki;
Hayatınızın aşkını bulduğunu düşünme - hayatınızın aşkını bulduğunuza kesinlikle ikna olma - kötü davranmaya başlaması - uzaklaşması - bunun için kendinizi suçlama - düzeltmek için çaba gösterme - sizinle ilgilenmesini bekleme - sizinle ilgilenmesi - artık düzeleceğini umut etme - canınızı acıtması - ona kızmanız - ona kızdığınız için sizi cezalandırması - sessizlik - hiç bir şey olmamış gibi geri gelmesi - affetme - yaptıklarını unutma - hayatınızın aşkı olduğuna tekrar ikna olma (yoksa geri gelmezdi düşüncesi) -kötü davranmaya başlaması - uzaklaşması -kendini suçlama... Tekrar,tekrar,tekrar...
Bu döngü bu şekilde sonsuza kadar devam edebilir. Ta ki kurban pozisyonundaki taraf olayı anlayana ve içinden çıkma gücünü kendisinde bulana kadar.
Bu kişilik bozukluğuna sahip olan her insan, hayatına giren herkesi aynı çarkın içine sokup bire bir aynı döngüyü yaşatır.
Aynı insana her geri döndüğünde aynı yaraların üzerine farklı şekillerde tuz basar, farklı vaatlerle ama aynı sistemle göz boyar. Karşısındaki insan değişirse o insana göre oynayacağı zaaflar ve oyunlar değişir. İstismar şekil değiştirse de desen bellidir.
Narsist bu desen üzerine oturttuğu ilişki çarkını döndürürken tek kişiyle de genellikle yetinmez. Bu çarka eski ve yeni oyuncaklarını dizer. Biriyle değersizleştirme evresine girdiğinde genellikle bir başkasını yükseltiyordur.
İnsanların bu çarkta ne kadar kalacağı narsiste sağladığı güncel yakıt miktarına ve kurbanın buradan kurtulmaya ne kadar gönüllü olduğuna bağlıdır.
Narsistler bu çarka soktukları partnerlerini bir kişi olarak değerlendirmezler. Partneri ona göre kendi istek ve ihtiyaçları, kendine özgü bir kişiliği olmayan bir objedir. Bir nevi cansız oyuncak bebeğidir. Alır, oynar, rafa kaldırır. Bir süre sonra bir sebepten aklına geldiğinde tekrar raftan indirir, çarka sokar, tekrar oynar ve tekrar rafa kaldırırlar.
Bu ilişkideki neredeyse her şey narsist tarafından belirlenir. Nerelere gidileceği, ne yenip ne içileceği, ne yapılacağı. Eğer partneri bu isteklerine karşı çıkıyorsa veya bir şekilde o partnerden ayrılırsa yerine koyacağı diğer kişiyle yine aynı şeyleri, aynı şekilde yaparak, aynı yerlere giderek, sanki karşısındaki insan hiç değişmemiş gibi hayatına devam edecektir. Örneğin partneriyle bir konsere gitmeyi planladıysa ancak konser günü gelmeden ayrılık yaşanırsa, yerine koyacağı diğer kişiyle o konsere gider. Kiminle nereye gittiği, kiminle gitmediği önemli değildir. Narsist geçmişe dönük hatıralar biriktirmez, çünkü hiç bir anı hissederek yaşamaz. Biriyle bir plan kurar, başkasıyla hayata geçirir. O an yaşar ve sonra unutur gider.
Normalde iki kişi arasında gelişen her ilişkinin ayrı bir dinamiği, ayrı bir ruhu olur. Bu ruh, tarafların karakterleri, beğenileri, korkuları, istek ve ihtiyaçları ve birlikte paylaştıkları anılara göre şekil alır. Herkesin yanında aynı şekilde hissedemeyiz veya davranamayız. Ancak narsistlerde böyle bir durum yoktur. Kişiye özel bir ilişki yaşayamazlar. Kişiye özel tasarlanmış bir insan kılığına girip hayatına giren her insanla başlangıcı, gelişmesi ve sonucu belli olan aynı ruhsuz ilişkiyi defalarca yaşarlar. Zaten başka bir şansları da yoktur. Çünkü kendi duyguları yoktur ve ilişkide duygularıyla algılayabilecekleri bir partner yoktur. İlişkilerinde karşı taraf hiç bir varlık gösteremez. Dolayısıyla narsist olmayan taraf hangi kişisel özelliklere sahip olursa olsun, ne yaparsa yapsın, dünyanın en güzeli en yakışıklısı, en iyisi, en sadığı, onu hayatı boyunca en çok seveni olsun hiçbir şey bu ilişkinin seyrini değiştiremez.
Narsistler partnerinin gerçekte kim olduğunu, ne kadar uzun zamandır onun için emek verdiğini, ne isteyip istemediğini, çaba göstermesini, sevgisini kısacası ona ait hiç bir şeyi umursamazlar. Narsist için önemli olan tek şey partnerin kendisine anlık sağladığı faydalardır. Fayda bittiği an itibariyle partneri hayatlarından acımasızca çıkarırlar. Daha doğrusu ihtiyaç olduğunda kullanılmak üzere rafa kaldırırlar.
Narsist için karşı taraf bir "av"dır. Kendisi ise avcı. İlişki, onlar için balık avlamak gibidir. Ona göre bunun eğlenceli yanı balığı avlamaktır, temizleyip pişirmek veya besleyip büyütmek değil. Balığı bir kez yakaladıktan sonra başka bir gün yeniden yakalamak üzere kendi süs havuzlarına bırakırlar. Balık ölene veya havuzdan kaçana kadar bu süreç devam eder.
Bir narsist için akıllı, güzel ve kararlı bir insanı kişisel bir oyuncağa dönüştürmekten daha eğlenceli, heyecan verici ve keyifli bir şey olamaz. Narsist bu amacına ulaşmak için öncelikle avını iyi analiz eder. Ruhunuzun tamamını okuyabilir, oradaki her nüansı ve her ayrıntıyı anlayıncaya kadar uğraşır, size ideal eşinizi yansıtan bir ayna olur. Hayran olmamak elde değildir. Bu süreçte yalanlar söyler, manipule eder ve ısrar eder. Siz durumu anlayana kadar çoktan iş işten geçmiştir. Avına sahip olma yolunda her şey mübahtır narsiste göre. Bir kere birini ele geçirdiğinde sonsuza kadar onun üzerinde mutlak hak sahibi olduğunu düşünür. Zayıf noktaları, zaafları bir kere yakaladıktan sonra kendi menfaatine göre bunlarla oynar. Karşı tarafı canı istediği gibi sömürüp, istediği zaman o kişinin etinden sütünden faydalanabilme hakkını kendinde görür. Onlar için aşk da, sevgi de, sevgili de çeşitli stratejiler uygulanarak ele geçirilecek şeylerdir. Aslında hayattaki her şeye elde edilecek nesneler gözüyle bakarlar.
İnsanlar onlar için rahatlıkla ikame edilebilir, diğer insanlarla ve hatta eşyalarla... Partneri onun için bozulduğunda, hastalandığında işine yaramaz olduğunda yenisiyle değiştirilebilecek bir şeydir. Onun için masraflı olmaya başladığınızda sizi bırakıp sizin yerinize kendine yeni bir araba veya bir deri ceket almayı düşünebilir. Kar/maliyet analizi yapar, işe yaramadığınız noktada herhangi bir şeyi sizin yerinize koyabilir. Eski deri ceketini yenisiyle değiştirmekle, sizi bir deri ceketle değiştirmek onun için hissel anlamda tamamen aynı şeydir. Hatta sizinle birlikte olmak isteyen bir başkasının varlığını hissettiğinde, eğer o başkasından şahsi çıkarı olacaksa sizi ona peşkeş çekmek için uğraşabilir.
Narsistin partnerinden en temel beklentisi çağırdığında gelmesi, istemediğinde gitmesidir. Partnerlerinin açma kapama düğmesi varmış gibi bir algıya sahiptirler. Partneri onu 7/24 hazır olda beklemeli, parmağını şıklattığında koşarak gelmelidir. Koşarken narsist birden fikir değiştirirse yok olup gitmeli, görünmez olmalı, tekrar çağırılana kadar sesini çıkarmadan beklemelidir. Aksi durumda narsist öfkelenir ve hak ettiği muameleyi göremediği duygusuna kapılır.
"Hak et önce"
"Hak et önce"
Narsistlere göre sevgi, ilgi, şefkat gibi insani duygular hak edilmesi gereken bir takım şeylerdir. İlişkinizin ileri dönemlerinde ondan sevgi, şefkat veya değer görme talebinde bulunduğunuzda bunu hak etmeniz gerektiğini, daha uzun zaman geçmesi gerektiğini, bu zaman içinde sevgisini hak etmek için bir çok şey yapmanız gerektiğini sıralarlar. Koşulsuz ve içten gelen bir sevgi duygusunu hiç bir zaman hissetmediklerinden bu kavramı çıkarlarla bağdaştırır ve size gösterip de vermediği sıcaklığı eğer sömürülmeye yeterince ve sınırsız bir şekilde izin verirseniz size sunabileceğini ima ederler. Ona göre bir insanı sevebilmesi karşı taraftan sağlayacağı çıkarla doğru orantılıdır. Ancak olağanüstü bir çıkar sağlasa dahi o sevgiyi aslında hiç bir zaman içinde hissedemez, sadece mış gibi davranabilirler. Mış gibi davranmak için harcayacağı eforun da sizden karşılığını beklerler. Karşı taraf gözünde artık davranışlarının sahteliği iyice açığa çıktığında narsistin maskesi düşer ve bu ilişkinin de son kullanma tarihi gelmiş olur.
Siz başlarda bunun böyle olduğunu düşünürsünüz. İçinizden bir ses bir tuhaflık olduğunu söylese de, her şey güzel gittiği için kondurmak istemezsiniz. Hep bir tuhaflık vardır. Onunla birlikteyken bile yalnızlık hissedersiniz, ona sarılırken sanki boşluğa sarılıyormuşsunuz gibidir. Yanındayken kendinizi diken üstinde hissedersiniz. Görünürde bir şey yapmasa da o yapaylık ve tuhaflık hissedilir. Er ya da geç gerçeklerle yüzleşmeniz gerekir.
Narsistin içinde his yoktur, sadece sürekli birileri tarafından beslenmesi gereken doymak bilmeyen egosu vardır. Bu ego güçle çalışır. Gücü de karşı tarafı ezebildiği, üzebildiği, aşağılayıp, değersizleştirip acı verebildiği, sömürüp oynayabildiği, kontrol altında tutabildiği ölçüde hisseder. Sevgilisi, ona bunları hissettirmek için var olan bir yakıt kaynağıdır.
Bir başkasının benliğiyle, iradesiyle, hisleriyle oynayabilmek, hareketleri ve hayatının gidişatı üzerinde denetim sahibi olmak ona kendini tanrı gibi hissettirir. Narsistler genellikle bunun için kalbi sevgi dolu, onun yanında kalmaya istekli, sabırlı, onun için çaba gösteren, fedakar ve empatik partnerleri tercih ederler. Bunun dışında karşı tarafı herhangi bir kendine özgü özelliği nedeniyle seçmezler. Örneğin karşı tarafın zeki olması, bir konuda bilgi sahibi olması, esmer veya sarışın olması gibi herhangi özel bir durumdan etkilenmezler. Hatta ileri safhalarda partnerin cinsiyeti bile önemli değildir. Partnerin sahip olduğu kişisel yetenekler veya özellikler ancak narsist tarafından kullanılabildiği ölçüde değerlidir. Bunun dışında bir anlam ifade etmez.
Narsistin hayatında her zaman mutlaka eziyet edip enerjisini emerek beslenebileceği biri veya birileri olmalıdır. Bu hisleri beslenmezse yaşayamazlar. Bu nedenle de asla yalnız kalamazlar. Hayatlarında her zaman birisi olacaktır ve aynı zamanda mutlaka bu bir kişiye ek birileri daha. Tüm bu kişilerin hayat enerjileriyle beslenir, onlardan aldıkları yakıtla yaşamlarını sürdürürler. Kendi ruhu olmadığından insanların ruhuyla beslenen bir tür vampir gibidirler.
Narsistler ilişki kurma konusunda oldukça yeteneklilerdir. Karşı cinsi nasıl etkileyeceklerini iyi bilirler. Onlarla ilişki gökyüzünde başlar, yeryüzünde devam eder, yerin dibinde sonlanır. İlişkiyi başlatma konusundaki yetenekleri iş o ilişkiyi sürdürmeye gelince ortadan kaybolur.
Bağırırsınız,
haykırırsınız, anlatırsınız anlamaz. Canınızın acısını duyamaz. Hislerinizin
gerçekliğini tartamazlar. Çünkü gerçeklik de kendisine somut çıkar sağlamadıkça
onun için değersiz ve anlamsızdır. Yoğun duygusal tepkilerden, aşırı duygu gösterilerinden hoşlanmazlar. Duygusal tepkiye karşılık vermeleri gereken bir durum içinde kaldıklarında kendilerini rahatsız hissederler çünkü içlerinde duygu olmadığı için beklenen karşılığı veremez ve rol yapmaya zorlandıklarını hissederler.
Çocukluk travmalarıyla şekillenen bu kişilik yapısının ileriki yaşlarda tedavisi veya iyileşmesi mümkün değildir. Bu nedenle bu bozuklukla mücadele etmek her zaman karşı tarafa kalır. Narsist üzüntü veya acı hissetmediği için kişiliğindeki bozukluk onu etkilemez ancak onun yakınındaysanız, yakınlık dereceniz ne olursa olsun bu ilişkinin sonunda kendinizi ondan korumaya çalışırken bulursunuz. Defalarca sizi uçurumdan aşağı atıp, siz aşağıda can çekişirken kaldırıp tedavi eder. Defalarca geri döner. Onun kişilik bozukluğunu anlamadığınız süreçte bunun sevgi olduğu yanılgısına düşersiniz, ancak siz ölürken oradan alıp iyileştirmesinin tek nedeninin sizi tekrar ve tekrar ve tekrar aşağı itebilme zevkini yaşaması olduğunu fark ettiğinizde nasıl bir kabus içinde olduğunuzu anlar ve uyanırsınız. Uyanış anı, kurban üzerinde tam bir şok etkisi yaratır.
Narsistin ilişkisi sağlam bir oyundur. Çok büyük hayat dersi verir insana. Bütün hayatı, iyiliği, kötülüğü, insanlığı, o güne kadar değer verdiğiniz her şeyi, kendinizi, onun kim olduğunu, sizin kim olduğunuzu sorgularsınız. Bu oyunu sonlandıracak taraf her zaman kurban konumunda olan kişidir. Bunu ne kadar çabuk fark eder ve durumu kabullenirseniz, o kadar az hasarla kurtulmanız mümkündür. Kurban rolünde ısrarcı davranmak, intikam almaya çalışmak veya geçmişe takılıp kalmak sizi sizi daha da dibe çeker. Batmak yerine kurtuluşu seçtiğinizde ise eskisinden çok daha kendini bilen, algıları açık ve güçlü bir insan olarak hayatınıza devam edersiniz.
Şahane bir yazı.sonuna kadar okudum.😊
YanıtlaSilMalesef ağlamaklı bir şekilde okudum. Bu kadarmı tarif tümüyle uyar. Kendisine ilk tanıştığımızda net ve ciddi bir niyette olduğumu söyledim. Ve dört istekte bulundum bundan biri beni kaybetmekten korkmayan birisini hayatımda istemem dedim ama eroin kullanıp kendinden geçen biri gibi. Beni terkettikten sonra dönmesini beni sevdiğine bağladım. Sonuç olarak 3 senem gitti. İtibarı çoğu şeyim ruh sağlığım gitti açıkçası kendi kendimi rezil ettim. İlk kez evlenmeye niyet ettim ama şu an kadınlardan iğreniyorum. Hiç bi kadınla kontak kurmuyorum. Ve ist bulun en pislik yerlerinde büyüyen ve cesur birisiyim. Ama ne acayiptirki kadınlardan korkuyorum. Ve halen kendisini seviyorum yada saplantı oldu bilmiyorum. Çünkü 3 ay evvel yine yazdı bana bende yol verdim ama. Tabikide amacı kendini hatırlatmakta ve öylede oldu napcam bilmiyorum. Bide olayın en ağırı ilk kez aşık oldum ona narsist birine. Rabbim narsist kişilere aşık olanlara cidden yardım etsin. İlk kez ölmek ve intihar etmek istedim hayattan koptum umarım en kısa zamanda düzelirim.
YanıtlaSil