Tutunamayan
Yaklaşık 4 yıldır beraber olmaya çalıştığım, hayatında olmadığım yerde tutunmaya çalıştığım adamla yaşadıklarımı anlatmaya nereden başlayacağımı bilemiyorum. Benzer durumları yaşayanlara örnek olması adına üzerine derinlemesine düşündüğüm hikayemi yazmak istedim.
O büyük bir şirkette ayakları yere basan bir pozisyonda çalışıyordu. Ben ise işe yeni başlamış henüz neyin ne olduğunu anlamaya çalışan bir acemiydim. Kendisini ilk gördüğümde ılık bir şey akar ya içinizden öyle bir şey hissettim. Belki de uzun zamandır yalnız kalmamdan kaynaklı olarak onda hissettiğim şey uzun zamandır hissetmediğim bir duygunun dışa vurumuydu ama ne fark eder, ilk temas başlamış oldu. Sanki o kişi beni yüceltecekti, yanındayken işte bu benim yanımda olması gereken adam diyebileceğim niteliklere sahipti. Karşımdaydı, öylece konuşuyorduk ama o konuşurken aklım bende değildi sanki, o büyüye zaten çoktan kapılmıştım. Kokusunu hissediyordum, buram buram yüzüme çarpıyordu, ellerim titremeye başlamıştı ve o avını çoktan bu halde görmüştü bile.
O dönem önemli bir proje üzerinde çalışıyordum ve proje olumlanırsa terfi alacaktım, bu benim için büyük bir fırsattı. Bir gün karşı karşıya geldiğimizde projem üzerinde çalışmak için benimle sözleşti. Çok mutlu olmuştum. Ancak ne telefon numarası alıp verdik ne de başka bir şey, bende sadece adı ve mail adresi vardı. Birkaç gün sonra mail attım, projeyle ilgili sorularım olacak nasıl yapalım diye birkaç kez soru sordum. O ise "mail üzerinden mi anlatacağım bunu sana!" diye suçluluk hissettirerek beni azarlayan bir mail ile karşılık verdi. Böyle bir tepki beklemiyordum. Birkaç laf sokuşturmayla karışık şakalaşıp numaralaştık. O süreçte bana karşı bir çok sıcak ve ilgili, bir çok soğuktu. Yazışıyorduk ama yüz yüze görüşmek istediğimde o çok yoğun olduğunu dile getiriyordu, bir türlü denk gelemiyorduk. Her nasılsa benim ona bir şekilde ulaşmam ve bir araya gelmemiz lazımdı.
Bu şekilde mesajlaşmalarımız yaklaşık 2 ay sürdü. Ona karşı duygularım giderek derinleşiyordu, o eski zamanlardaki masum aşkı bulduğuma inanıyordum. O arada eğitim alıyordum, eğitim için gittiğim semtte oturduğunu biliyordum. Bir kaç kere yazdım denk gelemedik, bir akşam eğitim dönüşü mesaj geldi ondan, "neden haber vermiyorsun mahalleme kadar gelip!" dedi. Yine bir suçluluk oluşturdu bende. O gün uzun zaman sonra ilk kez baş başa buluştuk. İlk buluşmamızda kendinden çokça bahsediyor, benim konuşmama pek imkan vermiyordu. Ben dinlemeyi tercih ediyordum, ayaklarım yere basmıyordu. Güzel bir sohbet ile geceyi beraber geçirdik.
Artık başladı sanıyorum aramızda duygusal şeyler ama o bana hiç bir şey sunmamıştı. Ben kendi ellerimle gitmiştim ya da onu çekmiştim. Projeye yükleniyordum. Bu sürede beni çok da meşgul etmemesi işime geliyordu, haftada belki 1 ya da 2 haftada bir görüşüyorduk. Görüştüğümüz saatler bulutların üstündeydik sonraki gün hiçbir şey olmamış gibi işlerimize dönüyorduk. Ben görüşmek istediğimde o çoğunlukla geç dönüşler ya da saat kaçta gördüyse müsaitse yazardı. O yazdığında ise ben önceliklerimi bırakıp, onu bulmuşken onunla zaman geçirmek ister koşardım yanına. Uzun süre böyle devam etti, canımı sıkan bir şeyler vardı, beni istiyordu ama istemez gibi davranıyordu. Sanki üstünlük kurmaya çalışıyordu, yarış içinde gibiydi benimle.
Yatakta çok bencilce davranıyordu, sabah kalkar kalkmaz bütün dağılan eşyalarımı "çek git" der gibi masanın üstüne bırakırdı, "neden bırakıyorsun" dediğimde "unutma diye" derdi. Kimden ne saklıyoruz, unutsam ne olacaksa. Sanki oranın sahibi o ben ise sadece onun oyuncağı gibi hissediyordum. Bir gün yine cevapsız kaldığım bir zaman çıkıp evine gittim ki hiç yapmayacağım şeydi izinsiz sınırlarına girmek. O psikolojiye nasıl girdim bilmiyorum, beni nasıl çileden çıkardıysa.. Şaşkındı, evde en yakın arkadaşıyla içiyordu. Eşlik ettim bir sorun olmamış gibi duruyordu ta ki birkaç saat sonra "kalk gidiyoruz" diyene kadar. Arkadaşına baktım o da hazırlanmıştı, ona geçeceğiz sandım. Montumu giydim, ayakta zorla durmaya çalışıyordum. Otoparka indik, arkadaşı arabasına bindi, "sana mı gidiyoruz" dedim cevap yok. Gitti o. Biz de arabaya bindik, "nereye gidiyoruz" dedim, "nasıl geldiysen öyle gideceksin, seni toplu taşımaya bırakcam" dedi . Gecenin saat kaçı, çok alkollüyüm, aklım almadı. "Sen nasıl benim evime habersiz gelirsin" diye hakaretler etti arabada. "Bir daha seni görmek istemiyorum, in arabadan" dedi ama ben arabanın kapısını bile ayırt edemiyorum ki öylece sızmışım. Sabah koltukta öylece uyandım. Benimle hiç konuşmuyordu, "çık git bi daha görmiyim seni" dedi. Ben ağlıyordum ama umurunda mı? "Görürsün bak bir daha yazmıcam sana" dedi. Evden çıkarken "affeder misin beni" dedim. "Bilmiyorum" dedi. Çünkü kullanacağı malzeme bitmemişti daha, egosunu tatmin etmeliydi.
O günden sonra sürekli yazmaya başladım. Sürekli kendimi suçluyor, kendimi affedemiyordum. Bu bana yakışan bir davranış değildi. Sanki o beni affetse ben kendiliğimden gidecekmişim, o suçluluktan çıkacakmışım gibi hissediyordum ve ona yazıyordum. Bazen cevap vermiyor bazen veriyor ama manipüle ederek "bana güvenirlik hissi verirsen affedebilirim" diyordu. Evine çiçek gönderdim, o gün ilk defa beni telefonla arayıp böyle salakça bir şeyi benden başka kimsenin yapamayacağını, ondan uzak durmam gerektiğini yoksa avukat tutacağını söyledi. Korktum mu hayır!
Bir süre sessiz kaldım ama kendimi affettirmem gerektiğine inandırmıştı beni. Beni affedeme kadar ona sürekli bir şeyler yapmalıymışım gibi hissediyordum. O ne zaman isterse affetmeyi o zaman dönecekti, tamamen gitmiyordu. 3 ay hiç yazmadım, şehir değiştirdim. Bu sürede kendime odaklanıp projenin son kısımlarına ilerlemiştim. Sanki onu unutmuş gibiydim ta ki içimde ondan kalan bir şeyler olduğuna hala inandığım zamana kadar. Bir gün onu çok özlediğimi, görüşmek istediğimi yazdım. "Şimdi değil" diye bi cevap geldi. "Ne zaman?" dedim, "ben isteyince" dedi. Belli ki hala yarışıyorduk ya da ben öyle sanıyordum.
Bekledim sessizce. Fırtınalı bir gece, geç bir saatte ondan mesaj geldi. "Evdeyim, gel!" dedi. Bindim yanına gittim. Yeniden devam ettik, artık hiç sesimi çıkarmıyor o ne derse öyle davranıyordum. Keyif almaya çalışıyordum. Bir gün nasılsa çekip gidecektim zamanı gelince ama gidemiyordum. Beni sürekli eziyordu, huzursuz hissediyordum. Bir süre böyle cevapsızlıklarıyla, ilgisizliğiyle devam etti. Bu sürede ben de çok nadir yazıyordum artık ayda 1 kez görüşür olduk. Alkol alıyordu sürekli, tahammülüm kalmamıştı artık cevapsız ilgisizliğe. Haftalarca konuşmuyorduk sonra hiçbirşey olmamış gibi devam ediyorduk. Bu sürede ikimizin de cinsel anlamda birbirimizi tamamlıyor oluşumuz daha yoğun yaşamamızı sağlıyordu. Belki de bundan dolayı kopamıyorduk. Kullanıldığımı hissediyordum, benim için kılını kıpırdatmayan bir adamla beraberdim! Artık tükendiğim bir zaman ona cevap vermemeye başladım. Aylarca mesajlarına cevap yazmadım. Görüşmek istemediğimi söyledim.
O dönemde bana sürekli duygu dolu mesajlar yazıyor, ilgisini üstümde yoğunlaştırıyordu. O cevapsız adam saatler geçmeden üst üste mesaj atar olmuştu. Bir süre sonra dayanamadım ve yeniden başladık. Başlarda çok ilgili davranıyordu, bulutların üstündeydim yeniden ancak çok geçmeden yine eski hallere geri döndük. Bu kez o beni gitmekle tehdit eder halde konuşup ben ne zaman şikayet etsem bu şeklide beni geri püskürtüyordu. Bu sürede proje için son aşamalardaydım, işi alırsam kariyerim değişecekti. Ondan yardım istemiyordum, kendi başıma hallederim huzurumu bozmasın burada olduğunu bileyim yeter diyordum. O yaz tatile çıktı aylarca haber alamadım. Ben de üstüne düşmedim napıyorsa yapsındı bana bulaşmasın da, projeme odaklandım, hem nasılsa ondan vazgeçemem için de zemin hazırlamış oluyordu, gözden uzak ya gönülden de uzak diyordum ama içim içimi yiyordu. Aynı şehirdeyken de durum farklı değildi ki... Bu kez tartışmalar daha sert daha sıkı kavgalar ederdik. Yan yanayken değil tabii ki onun yanında konuşulabilir miydi hiç, ne yapar eder sıyrılırdı işin içinden haklı çıkardı ben suçlu olurdum hep.
Bir gün uzun bir mesaj atıp ayrıldım artık onunla görüşmek istemediğimi söyledim. Sonra dayanamayıp bir hafta sonra yazdım görüşmek istediğimi söyledim. "Tamam" dedi. "Bu kez cinsel yaşantımızda biraz farklılık olsun, eğleniriz" diye farklı teklifler sunmaya başladı, kabul etmedim. Başka birilerini ortak etmek yönündeki düşüncelerini paylaştı. Bu konuya sıcak bakmadığımı rahat hissetmeyeceğimi söylememe rağmen sürekli ısrar etmeye başladı. Sınırlarımı ihlal ediyordu. Yine ilgisizlik dönemindeydi ama mesele yatak olunca konuşurdu saatlerce. Uzak kalmak iyi olacak diye bir süre konuyu başka yerlere çektim. O sırada kardeşimin düğünü vardı, onunla da paylaşmıştım. Aradan bir süre geçtikten sonra mesajlaştığımız bir gece bana kardeşimin sevgilisi olup olmadığını, bize ortak olup olamayacağını, benim bu konuda ne düşündüğümü sordu. Önce anlamadım, sonra mevzuyu birleştirince karakterin ahlak ve namus değerlerinden tamamen yoksun olduğu gerçeğiyle yüzleştim. Kendi tatmini için önüne geleni ezip geçecek bir narsist ile karşı karşıya olduğum gerçeği bir kez daha yüzüme tokat gibi çarptı. Bir daha yüzünü görmek istemediğimi, benden uzak durmasını söyleyip engelledim. Kendimi toparlamaya çalışıyorum. Sınırlarınızın ihmal edilmesine asla izin vermeyin, arkanıza bakmadan kaçın..
Yorumlar
Yorum Gönder