Evlilik Arifesi
Öncelikle bu tip
hastalardan kurtulan insanlara geçmiş olsun diyorum, kurtulamayanlara halen
hayatında barındırmak zorunda olanlara da Allah yardımcınız olsun. Yaşadıklarınızı
okuduğumda aman allahım benimki neymiş dedim gerçekten öyle beterin beteri
varmış... Çok şükür ki ben sanırım uçurumun kenarından dönen şanslı insanlardan
biriyim. Ben de hikayemden bahsedeceğim sizlere...
Yaşım 25, hemşireyim, gayet yolunda giden güzel bir hayatım, ailem,
işim,
Bu insanla hayatımın en
üzgün yorgun ve umutsuz zamanında internet arayıcılığıyla tanıştık. İşimden
dolayı fazla sosyalliğim olmuyordu, işten lojmana giden bir hayatım vardı. Kendisi
polisti. Farklı şehirlerdeydik. Bir ay konuşmadan sonra buluşma kararı
aldık.Tabi ki kendisi benim şehrime geldi, güzel bir tanışma süreci oldu. Birbirimizden
etkilendik, onu gördüğümde kalbim küt küt atıyordu. Gerçekten çok yakışıklı
tatlı ve çekiciydi. Bense neşeli, güler yüzlü, sevecen minyon bir kadınım. Hayalimdeki
erkekten pek arta kalır yanı yoktu benim için. Ben karakter olarak kendimi
bildim bileli ilgiyi, sevgiyi, kıskanılmayı, sahiplenilmeyi seven biriyimdir. Benim
için ilişki ve partnerim ne kadar zorsa o kadar çok bağlanırım, severim ilgi
veririm. Tam adamına düştüm değil mi?
Bu insanların karşı
tarafın karakterini ve beklentilerini analiz etmekle alakalı gerçekten mükemmel
sezgileri var. Neyi neden istediğinizi, nasıl davranmaları gerektiğimi,
hayatınıza nerede girip mahvedeceklerini öyle güzel biliyorlar ki... Derken biz
sevgili olduk. Yaklaşık 3 ay her şey çok güzeldi. Beyefendi bütün izinlerinde
benim hastane çıkışıma sürpriz bir şekilde geliyor, güya basıyormuş tabiri ile
yanlışım var mı kontrol ediyordu. Ama tabi ben bunları sürpriz olarak
algılıyordum ve öyle mutlu oluyordum ki… Adam her nöbet sonrası kapımda
gülümsüyor, gezdirip tozduruyor sonra şehrine dönüyordu.
Bunun yanı sıra
ilişkimiz inişli çıkışlıydı. Yapı olarak aşırı derece sinirli ve agresiftir. İnsanlardan
nefret ettiğini söylüyor, yakınlarımla aynı ortamda olmamam için ne istiyorsa
yapıyordu. Arkadaşlarımla buluşturmuyor, hatta ikili sohbete bile girdirmek
istemiyordu. Tanımadığı insanlara sayısız hakaretler ediyor, bel altından, namusuna
kadar tahminlerde bulunuyordu. Bazen çok korkuyordum ondan. Bakışlarından, dişlerini
sıkmasından, elleriyle kafasına vurmasından… Hayatımda hiç böyle bir insan
görmemiştim. Merak ediyordum nasıl biriydi bu? Ne yaşamıştı? Ne istiyordu?
Üstelik bu adama tutuldum, anlamsız bir sevgi ve bağlılık oluştu ona karşı. Bana
sürekli “hayatımın merkezinde olan yalnızca sensin, ben de öyle olacağım, senin
benden başka kimsen olamaz, ben hayatım boyunca senin annen, baban, kardeşin, abin,
Bu arada en başından beri yaşlarımızın da aynı olmasından ötürü artık hayatının düzen kurma safhasında olduğunu ve evlilik için hazır olduğunu söyledi. Bir tek kadınım eksik diyordu. Yani ilişkiye aslında ciddi bir boyuttan başlamak istedik ve öyle ilerledik. Her şey çok güzel giderken bir gün tartıştık. Genel olarak ilişkimiz itiş kakışlı tartışmalı geçerdi ama yine de bir şey olmamış gibi devam ederdik önemsemezdik. Bu tartışmamız da her zamanki gibiydi. Ben küstük sanıyorum, adam halden hale girmiş haberim yok. Mesaj attım soğuk soğuk cevaplar hatta cevap vermemeler… Ne olduğunu anlamadım. Sevgilim bir anda yabancı hatta hiç tanışmamış gibi davranıyordu bana. Tam iki hafta bana resmen bu şekilde eziyet yaşattı. Telefon açıyorum bas bas bağırıyor, hakaret ediyor, sen beni hak etmiyorsun, sen kimsin, az daha kal böyle aklın başına gelsin, sen bunu hak ettin cezanı çekeceksin vs vs... O kadar anlamsız tepkiler veriyordu ki. Değişik değişik laflar, hayatımda duymadığım ithamlar...
En son hayatında biri
olduğunu düşündüm, çünkü neden yapsın bana bunu amacı neydi? Son kez aradım ve
dedim ki kararını ver bitiriyorsan bitir. O sırada ağlıyordum(ben çok duygusal
biriyim en ufak bir bağırmada ağlarım dayanamam) ağlamamdan nefret ederdi, her
ağladığımda bas bas bağırır ve küçük göründüğümü söylerdi. Sonra bana “telefonda
ağlama, bak ağlama senin o dişlerini ağzına dökerim!” dedi... Aman allahım, bu
nasıl bir laftı böyle? Başımdan kaynar su döküldü, sanki. İnsan sevdiği kadına
böyle bir şey diyebilir miydi? Telefonu bir daha açmamak üzere kapattım. Kafamda
bitirdim bu ilişkiyi, sonra bu narsistlerle alakalı bilgiler okudum ve artık
emindim. Bakışları, tavırları, sözleri, karakteri tamamıyla bir narsistti. Ve
hiç korkmadan ona mesaj attım, “hastasın sen, Allah şifa versin acilen tedavi
olman gerek, başarılar diliyorum, hayatıma bir daha asla girme ve ben buna müsaade
etmeyeceğim” dedim. Tabi ki bu söylediklerimi hazmedemedi ve günlerce aradı. Sen
kimsin benim telefonumu açmıyorsun vs. şeklinde. Borç vermiştim onu iade etmek
istedi, kabul etmedim. Sonrasında üç hafta boyunca aramadı, tamamen çıktı gitti
hayatımdan. Üç hafta sonunda kaza yaptığını ve arabasının görüntüsünü attı. “Bak
ne hale getirdin beni, bunun sebebi sensin” vs gibi mesajlar attı. Sonra beni
aradı, konuştuk. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. “Ne olur beni affet, ben sensiz
hiçbir şeyim, hata yaptım, sinirlendim ama anladım. Ne olur izin ver yanına
geleyim, konuşalım” dedi. Ee onu nasıl sevdiğimi biliyor, nasıl merhametli
olduğumu biliyor. Maalesef “tamam” dedim. Geldi görüştük. Ne diller, ne sözler.
Karşımda ağlamasına mı yanayım, ellerime kapanmasına mı?… Koskoca adam benden
merhamet diliyor… Ve sonuçta beni ağına düşürdü. “Hemen bu hafta ailemle
tanıştıracağım seni” dedi. Onu affettim. Gittik ailesiyle tanıştık. Orada anladım
ailede bir problem olduğunu. Soğuk, çok soğuktular. Bir tek anne benim gibi
güler yüzlü, gerisi taş gibiydi...
Biliyordum büyüyene
kadar babadan şiddet görmüş. Bütün aile az çok anlatmıştı. Ailede baskı,
otorite mevcuttu. İnanın bu insanların hastalıklarının kesinlikle ve doğrudan
aileyle ilişkisi oluyor. Neyse biz böylelikle tanıştık. Bu arada beni ikna edip
işimden de ayırdı. Evde bir süre dinlenmem gerektiğine inandırdı. Kendi
memleketime dönmemi sağladı, işimden ayrıldım artık ailemin yanında bir süre
tatil yapacaktım. Sonrasında evlilik durumuna göre işe girip girmeyeceğim belli
olacaktı. Aradan üç ay geçti. Tabi ben evdeyim çalışmıyorum ama hobilerim vardı.
Üretip satış yapıyordum. Bir yandan da işe tekrar girmek istiyordum ama kendisi
müsaade etmiyordu. Bana hep “nişanlanalım sonra başlarsın, hatta ben hiç
istemiyorum çünkü evlenince seni asla çalıştırmayacağım, sen evde oturacaksın,
mesleğini unut” vs gibi şeyler söylüyordu.
Bu sürede her şey yine
eskisi gibi oldu. Tabii hakaretler eskisinden biraz daha fazlalaştı. Önceden
fiziğimle ilgili hiçbir yorum yapmayan, beni beğenen adam saçımdan ayağıma
kadar laf eder oldu. Saçımın duruşuna bile karışıyor, kiloma boyuma müdahale
ediyordu. Fiziksel beğenisi iyice düşmüş, açık açık espriler yapıyordu. Ailemle
bile aramı açmak istiyordu, akrabalarımla konuşmamı istemiyor, evlenince
hepsiyle bağlantımı keseceğini söylüyor, hatta ailemle bile sık sık
görüştürmeyeceğini dile getiriyor, kimsenin gelip gitmesini istemiyordu.
Annesiyle de
konuşuyorduk isteme, söz vs konularını. Kendisi babamla tanışmaya gelecekti, gelmeden
önce epey bir düşündü ama yine de “geleceğim, tanışalım, belki daha rahat
olurum” gibi düşünmüştü. Ve tanışmaya geldi. Öyle güzel geçirdik ki o günümüzü…
Yedik, içtik, güldük. Ailem onu çok sevdi, ısındı gelsinler istesinler dediler.
Kendisi de ailemi çok sevdi, mutlu mesut bir tanışma olmuştu. Babama; “bayram
sonrası ailemle geleceğim müsaadenizle” deyip kalktı.
Aradan iki hafta geçti. Her şey gayet normal, bayram sonrası istemeye gelecekler ve nişan yapacağız. Ben elbiselerimi, ayakkabılarımı aldım. Her şeyim hazır… Hayaller kuruyoruz, şöyle mi yapsak, etsek vs hiçbir sorunumuz yok, mutluyuz. O kadar mutluyuz ki resmen gülmekten yüzümüz ağrıyor. Organizasyonlar, tepsiler vs her şeye girişmiştim. O ise sadece izliyor ve onay veriyor, maddiyata asla yanaşmıyordu. Bir sabah kalktım soğuk bir günaydın mesajı atmış. Ne oluyor anlamadım? O gün birkaç mesaj sonra hiç konuşmadık. Akşam zorla aradı. Ne dese beğenirsiniz bana? “Benim sorunum var, ben bunalıyorum, bana bir şeyler oluyor yine, ben sıkıştım, daraldım, atamıyorum bir türlü ama kimse görmüyor. Hep istiyorsunuz, hep bekliyorsunuz ama mutsuzum görmüyor musunuz?” dedi. O an anlayamadım herhalde şaka yapıyor diye düşündüm. Hiç beni ve söylediklerimi dinlemedi, sadece konuşmak istemiyorum diyip kulaklığını çıkardı ben konuşurken. Adam yerine bile koymadı beni. Hem de böyle bir meselede. Telefonu kapattım ve hiçbir şey söylemedim.
Üç gün boyunca ne o, ne de
ben tek bir mesaj arama olmadı. Annesi aradı, kadının da durumu benimle aynı
oldu. Sen karışma deyip onu susturmuş. Sonrasında bana bu konuda ne bir
açıklama ne de bir şey yapmadı. Bir süre sonra aradı beni, konuştuk. O kadar
rahat biçimde ve gülümseyerek konuşuyordu ki. “Mutsuzluğumu gerçekten görmüyor
musun? Ne yapsam olmuyor, yapamayacağım” dedi. “Nişanlansak bile nişan atar,
evlensek bile boşanırım anladın mı?” dedi. Allahım bunlar nasıl cümlelerdi, bu
adam ne diyordu?
O son konuşmamız
olmuştu. Beni aileme, büyüklerime karşı öyle utandırdı, öyle başımı eğdirdi ki.
Umurunda bile değildi benim ailem, duygularım, hayallerim, umutlarım... İşimden,
arkadaşlarımdan bile etti beni düşünsenize. Adam bir hafta sonra sosyal
medyasını yeniden aktifleştirdi, hiçbir şey olmamış gibi hayata döndü. Yüzlerce
kişi takip etmeye başladı ve halen yapıyor... Ben mi? Bense bir aydır bitmiş
bir haldeyim… Saçımı bile yapacak halde değilim, boş tavanları duvarları seyrediyorum.
Her dakika soruyorum nasıl nasıl nasıl yaptı? Hiç mi vicdanı yoktu? Elbette
yoktu…
Ben nasıl unutmuştum o adamın
hasta olduğunu? Koymuştum tanısını, anlamıştım sorunlu biri olduğunu,
biliyordum biliyordum… Nasıl tekrar müsaade ettim ki buna? Kimdi o? Neyini
sevmiştim onun? Aşağılamalarını mı, kısıtlamalarını mı, tehditlerini mi? Nasıl
unutmuştum bana “Kadın dediğin köledir, benim anamda köleydi, kadın dediğini
önce döveceksin, sonra seveceksin, kadın dediğin hep arkada kalacak, asla eşit
değiliz, sen kimsin ki benimle kendini bir tutuyorsun?” dediklerini... Annesine
bile atılan dayak için “hak ettiyse yiyecek tabii” dediğini biliyorum. Ahh
arkadaşlar kendinize bu kötülüğü yapmayın lütfen. Anladım ki seven insan
sevdiğine böyle davranmaz, incitmez, kırmaz. Seven sevdiğine gözü gibi
bakarmış. İnanın ben burada yazılan hikayeleri okumuş olsaydım belki bir nebze
korkup cesaretlenip bitirirdim. Ama şükür ki rabbim beni onun eline bırakmadı.
Ben maneviyatı güçlü bir insanım, ne hap ne başka bir şey allahtan başka hiçbir
şeyden şifa beklemem. Siz de kendinizi maneviyatınıza verin isterim. İnanın
başka türlü atamıyorsunuz. Bazen gözümün önüne geliyor gözleri, bakışları, garip
davranışları, düşünceleri… Kendi bile diyordu ben manyağım diye. Bakmayın öyle
dediğine kendine deli gibi aşık. Saçına, kaşına, boyuna, her şeyine… Mükemmel
bir insan, mükemmel bir yakışıklı… Benim gözümde ise şu an sadece bir et yığını…
Duygusu, merhameti, vicdanı, haysiyeti, onuru, gururu olmayan bir et yığını...
İnsan olduğunu düşünmüyorum çünkü bizi diğer canlılardan ayıran
özelliklerimizin hiçbir özelliği onda ve o gibilerinde yok. Kim bilir belki beni
aldatmıştır da haberim yoktur. Kim bilir uyuyorum dediğinde gittiği kapılar
vardır…
Ama şundan eminim ki bu
insanlar mutsuzluklar ve yalnızlıklar içinde ölüp gidecekler. Ne sevecek ne
sevilecek,ne gülecek ne mutlu olacaklar. Çünkü kendisi tamamen bir boşluk,
kocaman bir boşluk… Asla dolduramayacak, asla tatmin olamayacak bir boşluğa
sahip. Sevgili güzel insan, eğer gerçekten hayatında böyle biri varsa
belirtilerin neredeyse tamamı uyuşuyorsa gerçekten arkana bile bakmadan kaç. Bu
insan türü hayat kaliteni düşürüyor, enerjini sömürüyor ve sen izin verdiğin
müddetçe hiç enerjin kalmayana dek devam edecek. Bu insandan ne hayat arkadaşı,
ne baba olur. Kendisi bir boşluk, sizi de boşluğuna çeker. Bu insanlardan olan
çocuklara yazık inanın... Eşi olacak kadın/erkeğe duygularına hislerine yazık…
Kendinize bunu yapmayın. Mecbur kalanlar Allah’a sığının, yardım dileyin, çare
dileyin... Hayata bir kez geliyorsunuz. Unutmayın siz kimsenin psikiyatri
doktoru değilsiniz, kimsenin çocuğuna yapamadığı anneliği/babalığı üstlenmek
zorunda, çekmek zorunda değilsiniz, kimsenin değersiz oyuncağı değilsiniz. Siz değerlisiniz,
birsiniz,
Korkmayın, kurtulun
kardeşlerim...
Sevgi ve sağlıcakla kalın...
yaşadıklarımın yuzde 80'i ile aynı. sadece meslekler, yaşlar, insanlar farklı. inanamıyorum inanamıyorum. benzer bi yerden dönüş yapmışız. iyi ki terketmiş beni. size geri dönmeye çalıştı mı? çıktı mı tamamen hayatınızdan? no contact işe yaradı mı? çok geçmiş olsun.
YanıtlaSil