Pembe Yalanlar

Merhabalar,

27 yaşında güçlü,kendi ayakları üzerinde durabilen,kendi hayatını kurmuş bir kadınım. Bundan 1,5 yıl önce bir adamla tanıştım. İç Anadolu'nun bir şehrinde çalışmaya başladıktan 8 ay sonra atandı o çalıştığım yere. Bir tanışma pikniği düzenlenmişti ve beni orada görmüş. Avcı avını orada görmüş meğersem,ben de beni beğendiğini düşünüp mutlu olmuştum. Ben o zaman onu hiç görmemiştim. Bir ay sonra aynı ortamda çalıştığımız için denk geldik. Bir ay önceki piknikte yaptığım hareketleri bana söyleyerek dikkatimi çekti.Onun ilgisini çektiğimi hissettirdi. Çok sosyal,enerjik,cıvıl cıvıl bir insandı. Çok ilgimi çekmişti. Benim aracım olmadığı için beraber gidip gelmeye başlamıştık iş yerine. O sırada bir hafta içinde ben onun büyüsüne kapılmıştım.


Bir gün farklı bir şehirdeki eğitime beraber gidebileceğimizi söylemişti,ben de aracım olmadığı için çok sevinerek kabul ettim. Bu teklifin öncesinde o kadar samimi ve sıcak yaklaşmıştı ki kendinizi çok mutlu ve yükseklerde hissediyorsunuz. Daha sonra soğuklaşmaya başladı ve farklı şehirdeki eğitime gitmeden bir önceki gün beraber gidemeyeceğimizi söyleyerek kendi kurduğu planı iptal etti. Şok içerisindeydim ve ona çok kızgındım. Onunla bir daha asla olamayacağımızı düşünsem de kafamı ondan uzak tutamıyordum. Bu bir ay içerisinde onu istediğime karar verdim,sonunda ne olursa olsun onunla olmak istiyorum dedim, bir şekilde onunla olmak için çabalayacaktım. İçimde dayanılmaz bir istek duyuyordum ona karşı.

 

Sonraki 7 ay gel-gitler içerisinde geçti. Hiçbir şey yokken arıyor, onunla görüşemeyeceğimi söyleyince hayal kırıklığına uğruyordu. Ben de onu üzmemek ve onunla beraber olabilmek için o aradığında hep yanında oluyordum. Daha sonra çıkmaya başladık. Başlarda her şey çok güzel gidiyordu. Her şey bir rüya gibiydi. Hayatımın aşkını bulduğumu düşünmüştüm. En son 10 yıl önce lisedeyken böylesine aşık olduğumu düşünmüştüm. Birisine karşı bu kadar gözümün dönebileceğini düşünmemiştim. Bu şehre gelme amacımın bu insanla tanışmak olduğunu düşünüyor, kafamda her şeyi birbirine bağlıyordum. Arkadaşlarıma “Çocuklarımın babasını buldum.” diyordum. 

Tek bir sorun var gibi görünüyordu, o daha muhafazakar bir erkekti,ben ise açık ve batıdan gelen bir kadındım. Bu sorunu da konuşarak aşabileceğimize inanıyordum. 

Biz çıkmaya başladıktan sonra onun yalanlarını yakalamaya başladım. Öncesinde bana söylediği birkaç şeyin doğru olmadığını anladım. Ona bunları söylediğimde yalanı yakalandığı için üzülmedi ve özür dilemedi. Bu durumu o zaman fazla önemsemedim, benimle yakınlaşmak için ufak tefek yalanlar söylemiş olabileceğini düşündüm. Ama o kendisini tamamen farklı biri olarak tanıtmış meğer. 


İlerleyen zamanlarda “Ben buyum işte,ilk başlarda anlattığım gibi bir adam değilim.” minvalinde şeyler söylemeye başladı. "Neden benimlesin ,neden beni seviyorsun" diyordu. Onu nasıl bu kadar çok sevdiğimi anlamıyordu. "Seni sen olduğun için seviyorum" diyordum ,bu ona yeterli gelmiyordu. Her zaman bir ikilem içerisindeydik. Benimle olamayacağını,benim ona uygun olmadığımı söylüyordu ama her seferinde ayrılamıyorduk. Daha çok ben ısrarcıydım. 


Arkadaşlarının arkasından bir sürü şey söylediğini fark ettim. Bir gün çok samimi göründüğü,çok yakın olduğu arkadaşının arkasından bir sürü laf söylerken o arkadaşı aradı ve bir anda sanki arkasından konuşan o değilmiş de çok mutlu olmuş gibi telefonu açıp konuşmaya başladı. Şaşırmıştım ama bunu yapan oydu ya ,o kadar da yanlış olmasa gerekti.


İnsanlarla çıkarı olduğu ölçüde beraberdi. Ne kadar çıkarı varsa o kadar yakın oluyor,kiminle nasıl muhabbet edileceğini çok iyi anlıyor ve tabiri caizse nabza göre şerbet veriyordu. Onun bu halleri hoşuma gidiyordu, hiç gözüme batmıyordu. Onun özünde iyi biri olduğunu,ama mecburen iş dünyasında tutunmak için bu şekilde davrandığını düşünüyordum.


Durduk yere yalanlar söylediğini fark ettim. A mekanındaysa B mekanındayım diyor,neden öyle söyledin ki deyince de bir şeyler mutlaka uyduruyordu.

Bir keresinde arkadaşımın karşı cinsten olan sevgilisiyle birkaç gün aynı evde yalnız kalmam gerektiğinden bahsetmiştim.”Seni ne engelliyordu onunla sevişmekten?” dedi. Ahlaki ve insani değerleri yok gibiydi. Sözde dindar,muhafazakar bir insandı ama değer yargılarının sıkıntılı olduğunu fark etmiştim.


Yatakta da işler pek yolunda gitmiyordu. Sanki sadece kendisi varmış,her şeyi kendi tatmini için yapıyormuş gibiydi. Benim varlığım çok önemli değildi. Ama en ufak yaptığı bir şeyi “Bak ben sana neler yapıyorum,daha önce hangi erkek yaptı sana böyle şeyleri” diyordu. Görece tecrübesiz olmasına veriyor, zamanla düzeleceğine inanıyordum.

İlerleyen günlerde ben arkadaşlarımla bir tatile çıktım. Tatilin ilk günlerinde mesaj atıp konuşmak isteyip duran insan,bir yerden sonra hiç mesaj atmamaya başlamıştı. Döndüğümde ben görüşmek istedim, ilişkiyle ilgili tereddütlerinin ben gidince arttığını söyledi. Ama o gün güzel vakit geçirdik. Yalnız benden kaçıyor, çok fazla benimle aynı ortamda bulunmuyordu iş yerinde. Doğru düzgün bir ayrılık konuşması yapmadan,ayrılıyorum demeden ayrıldı benden. Kendim anlamam gerekti onun benden ayrıldığını. Memleketimde büyük bir deprem oldu aramadı,çok ağır bir hastalık geçirdim bütün iş yeri biliyordu onda da aramadı. Ben de beni tamamen kafasında bitirdiğine karar verdim ve eşyalarını vermek için çağırdım. Eşyaları almaya geldiğinde gayet güzel muhabbet ettik,ne bir özür diledi ne bir şey. "Aramaya yüzüm yoktu" dedi ama doğrudan bir özür ve ya da "ben bunu yaptım evet kabul ediyorum" gibi bir şey asla söylemedi. O da benim eşyalarımın bir kısmını getirmiş,ancak bardağımı getirmemişti. “O bardakla hala aramızda bir bağ var,kopamadık.” dedi. Ben hiç sormamama rağmen “Arkadaşlarım başkalarıyla tanıştırmaya çalışıyor ama ben istemiyorum,onların nasibinde birileri vardır engellemiş olurum diyorum.” dedi. Ama meğer o sırada zaten bir kızla görüşüyormuş,hem de arkadaşının tanıştırdığı bir kızla. Yaptığı şeyi yapmamış gibi gösterdi. Kendi yalanlarına kendisi de inanıyordu.


Bundan 1,5 ay sonra durduk yere beni aradı. “Ee,napıyorsun iyi misin? İş yerinde şöyle bir olay olmuş duydun mu?” Resmen saçma sapan bir olayı bahane edip beni aradı. 15 dakika hiçbir şey olmamış,hiçbir şey yaşamamışız gibi muhabbet etti. Sonra telefonu kapattı. Benimle konuşacağını düşündüm,belki bir şeyleri açıklayacaktı belki özür dileyecekti belki tekrar birlikte olmak isteyecekti. Bu telefon konuşmasından 3 hafta sonra evlenme planları yaptığını öğrendim. İnanamıyordum. O zaman neden beni aramıştı,neden başkasıyla görüşmediğini söylemişti bana. Ve o kızla tanışma tarihinin tam onun bana soğuk mesajlar yazdığı,benden uzaklaştığı döneme denk geldiğini öğrendim. Belki de daha biz ayrılmadan onunla çıkmaya başlamıştı. Ben aşk acısı içindeyken o yeni birisiyle tanışmış ve mutluydu. 


Onunla ayrıldıktan sonra gerçekten kullanılmış hissettim. Yalnız hissettiğinde,canı sıkıldığında vakit geçirebileceği,sömürebileceği biriymişim.Tüm enerjimi o tüketiyordu.Kendime hiç enerjim kalmıyordu. Farkındaydım ama onunla olduğum için mutluydum. Sürekli kendisinden bahsederdi. Bir keresinde de konuşurken “Acaba ne zaman bana sıra gelecek?” diye düşündüğümü hatırlıyorum. Çünkü hep kendisini anlatıyor, hep ondan konuşuyorduk. Benimle ilgili herhangi bir konuda o kadar ilgili görünmüyordu. Ben de çekingen davranırsam hiç ısrar etmiyordu. Merak bile etmediğini hissetmiştim.


Daha sonra parçaları birleştirdim. Aynaya bakmayı severdi gerçekten. Ayna gördüğünde mutlaka bakardı. Bir keresinde “Of çok yakışıklıyım” demişti kendisine bakıp. Her şeyin en iyisine layık olduğunu düşünürdü. Mutlaka kıyafetleri,telefonu marka olmalıydı.Kaliteli olmalıydı. Eşyaları hep 1.el olmalıydı,başkasının kullandığı bir eşyayı kullanmayı sevmiyordu. Giydiği kıyafetlerde hep bir marka logosu olurdu,ya da bununla övünürdü. Kızların kendisi için uğraşması gerektiğini düşünürdü,neden o kızlar için uğraşsındı ki. Küçükken annesinin hep çalıştığından dem vurmuştu. Benim için anne hep evden giden el salladığım bir insan demişti.Bundan dolayı üzüntü duyduğunu söylemişti. 


Bu kadar sevip değer verdiğim bir adamın böylesine yalancı,ikiyüzlü,karaktersiz bir ruh hastası olduğunu kabullenmekte hala zorlanıyorum. "Belki narsisistik kişilik bozukluğu yoktur,belki aslında öyle değildir" diyorum. Ama gerçeklerin farkına varmamak artık mümkün değil. Arkadaşlarım anlamıyor, böyle bir insanı nasıl sevebilirsin diyor. Ama zihnim onun yaptığı kötü şeyleri görmemeye yemin etmiş gibi. 1,5 yılımı kayıp olarak görüyorum. Hala daha bunun benim başıma nasıl geldiğine inanamıyorum. Ancak gafil avlanıyorsunuz ve gözünüz boyanıyor. Zararın neresinden dönseniz kardır,yol yakından dönün. Yoksa çok daha büyük bir zaman kaybı ve hayal kırıklığı olarak geri dönüyor yaptıklarınız size.


SONRAKİ HİKAYE

Yorumlar

  1. Sizi tanimiyorum ama coginu birebir yasadim.ikimzin de kendimizi duzeltmemiz lazim bu insanlari kendimize cekmemek icin.Allah yardimcimiz olsun.

    YanıtlaSil
  2. Birebir aynılarını yaşadım sizi çok iyi anlıyorum. Kendimizi kesinlikle kontrol etmeliyiz o ilk günki ilgiye aldanmamak için. Ne canavar ruhlu insanlar bunlar anlayamıyorum. Sadece bizlerden olabildiğince uzak olsunlar yeter. Ki farkında oldukça kendimizi geliştirdikçe öz değer ve özgüvenimizi sağladıkça yaklaşamazlar bizlere.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popular Posts

Narsist Geri Döner Mi?

Narsist Kadının Özellikleri

Narsist Mağdurlarının Hikayeleri