Narsistten Kurtulamamak
Ben hayatımdaki narsistten 2 yıl önce kurtulduğumu düşünerek yeni bir
başlangıç yaptım. Ancak ortak bir paydamız, çocuğumuz olduğu için ne yazık ki
iletişimi bir şekilde sürdürmem gerekiyor ve her temas ettiğimizde ben öfke
nöbetlerine sürükleniyor, çok zarar görüyordum. Kendimle ilgili ne kadar
iyileştirmeye çalıştığım yönler olsa da, her türlü iletişim metodunu denemiş
olsam da bana zarar vermeye devam ettiğini ve bu durumdan kurtulmak için ne
yapmam gerektiğini araştırmaya başladım. Sonunda sitenizde aydınlanmış oldum.
Öncelikle ben zor bir ailede yetişmiş ve beklediğim şekilde sevgiyi
hissedememiş bir bireyim. Bu nedenle hayatıma giren insanları hep bir kurtuluş
kapısı olarak gördüm. Hayatımı cehenneme çeviren narsistle 25 yaşımda tanıştım.
Aynı şirkette çalışıyorduk ve ben sonradan öğrendim ki bana çok önceden kafayı
takmış. Güzel, ilgi odağı, zeki ve takdir edilen bir kadındım. O ise olduğundan
en az 10 yaş yaşlı görünen, kilolu, giyinmekten anlamayan bir insandı. Buna
rağmen o kadar çaba sarf etti ki beni elde etmek için, etrafımdaki herkes
"çok iyi, çok çaba sarfediyor, bir şans vermekle bir şey
kaybetmezsin" demeye başladı. Ben de daha iyisini ararken kaybettiklerime
üzülür müyüm diye bir endişeye kapılıp ona şans verdim. Kendi hayatımın ipini
çekmişim haberim yok.
İlişkimizin başlarında standart narsist çizgisinde, aşırı çaba sarf eden,
hiç bir masraftan kaçınmayan, sürprizler yapan, tatiller planlayan sevgi dolu
bir insandı. İlişkinin ilerleyen dönemlerinde benim psikolojik durumum ve elde
ettiği güçle kendinden bir gün nefret ettirip ertesi gün sen prensessin
edasıyla göklere çıkarıp kafamı allak bullak eden bir adama dönüştü. Bana
ulaşamayınca kızdığımı düşünüp işini gücünü bırakıp kapımda bekleyen adam, en
ufak tartışmada telefonlarımı engelleyip haklı olduğum halde kendimi ifade
etmeme izin vermeyip beni öfke nöbetlerine sürüklemeye başlamıştı. Ama bu
süreçte ailemle, arkadaşlarıma tanıştığında öyle bir rol çiziyordu ki herkes
bir tartışma olunca sen agresifsin biraz sus alttan al diye hep onu haklı
bulurlardı.
Öyle böyle derken 2 sene sonrasında artık evlenmeye karar verdik. Söz nişan
derken baskılar başladı. Düğün yok, nikah sonrası yemek olabilir, ona da sizden
şu kadar kişi gelebilir, nikah burada olabilir, gelinliğin öyle olmasın ailem
tutucu vb. Neyse diyorum sabrediyorum, herkes için bu süreçler sancılı diyorum.
Meğerse ailesi arka planda bu arkadaşı tembihleyip benim üzerime salıyormuş. O
da bana gelip “sen aileni idare edebiliyorsun, ben edemiyorum o yüzden benim
ailem ne derse o olacak” dedi sonunda. Kavga kıyamet koptu tabi. Maddi olarak
hiç bir katkıda bulunmayıp bir de onların keyfini yapmamızı beklerlerken sen
nasıl buna ses çıkaramazsın dedim. Onlar benim ailem, ben karşı gelemem, bizim
yetişme şeklimize ters dedi. Ondan sonra zaten evlenene kadar kavga ve fiziksel
şiddet oldu. Ben de yapılı bir kadınım bana kalkan ele karşılık veririm.
Beyfendimizin benim karşılık vermem de zoruna giderdi, sen de bana vurdun ama
diye duygu sömürüsü yapardı barışma çabalarında, ben de suçlu hissedip
affederdim.
Evlilik döneminde ailesinin etkileri hep devam etti. Her hafta ailesine
gitmek ister, gitmeyince hayatı zehreder, hakaret ve aşağılamalarıyla beni
çileden çıkarıp sonra “sen hastasın, öfke kontrolün yok” diye beni suçlu
hissettirirdi. Ailesine gidince zaten ayrı bir rezalet. Kardeşiyle oturup Tv
izler, annesi zahmet edip üzerini bile değişmez pijamayla kafasına göre
takılır. Ben komşuya gidecektim diye ortadan kaybolur ben de uzaylı gibi elimde
telefon tek başıma takılırdım. Ben sıkıldım gidelim dedim diye ailemin yanında
sen nasıl bana saat gösterirsin diye kavgalar... Her seferinde diyorum, artık
dayanamıyorum ama ailemin yanına dönsem olmaz, tek başıma nasıl olacak bir
türlü cesaretimi toplayamıyorum. Ben ne zaman böyle olsam “ben uğraşacağım,
değişeceğim, güzel olacak, seni seviyorum” der fakat sonra bu sözleri “senin
hayatıma girdiğin güne lanet olsun, ölmek istiyorum senin yüzünden”e dönüşür ve
daha bir sürü psikolojik şiddet...
Bir de işin maddi boyutu vardı. Ben 3 alıyorsam o 8 alıyorsa evin geçimi
için nedense eşit katılım yapmamız gerekiyordu. İkimizde eşit parayı ortaya
koyar, kalanı kendimize kalırdı ama malum bana çok birşey kalmazken ona epey
kalıyordu. Sen ne yapıyorsun ne borcun var desem para benim param sana ne der
arka planda ailesine telefonlar, kıyafetler yağdırırdı. Ben bir şey alacak
olsam çok lazım sanki, senin neyine vs diye aşağılardı. Sonra borçların
altından kalkamayıp bana arabamı sattırıp üzerine kredi çektirip bir de borç
senin borcun diye krediyi bir güzel ödettirdi(hala ödüyorum).
Gelgitlerle devam ederken bir gün çok ciddi bir kaza geçirdi ve uzun süre
bakıma muhtaç kaldı. Çok sevdiği vazgeçemediği ailesi 1 gün sahip çıkmadı, hep
ben ve ailem vardı yanında. O zaman biraz değişti, “oh nihayet anladı artık
kendisine asıl değer verenin ben olduğumu akıllandı” dedim. 1 sene böyle devam
edince artık düzgün bir ilişkimiz var sanıp çocuk sahibi olmaya karar verdim.
Çünkü ben sen ne dersen onu isterim diyerek bu konuda kararı bana bırakmıştı.
Hamilelik süresince de fena değildik. Yine senin ailen benim ailem arada
problem oluyordu. Doğum sonrasında olan oldu, annesiyle tartıştım. Hem de
hastanede ve defalarca ben lohusayım şu an konuşmak için doğru bir zaman değil
dememe rağmen üzerime üzerime geldi. Böylece hayatımın en karanlık günleri
başladı. Ailemden kimseyi bana yaklaştırmadı, kendi ailesi de benden
duyacaklarını duyup nasıl olduysa ar edip gelmediler. Özür bile dilemediler.
Yeni doğmuş bebeğimle bakıma muhtaç haldeyken yemekler mi yapmadım, ev mi
temizlemedim, sezeryan dikişlerime tekme mi yemedim... Neden? Ailesi
torunlarını göremiyormuş, içi kan ağlıyormuş.
Bir gün gene canıma tak etti dedim neyse ne gel boşanalım artık sana
tahammülüm kalmadı. Yok efendim çocuğumuz için çabalayacakmış değişecekmiş yine
ikna oldum. 2 ay geçmeden para mevzusundan yine kavga çıktı, çünkü ben sonradan
öğrendim ki bir ev parasını batan bir işe yatırmış. Kapat şirketi dedikçe
düzeltirim, toparlarım diye inatlaşıyor. Tartışma büyüdü bana saldırmaya
başladı. Sonra da kendini tuvalete kilitleyip 155 i arayıp eşim bana saldırıyor
diye, 112 ye de eşim sinir krizi geçiriyor diye ihbarda bulunmuş. Eve geldiler
tabi ben de arkadaşlarımızı çağırdım şahitlik yapsınlar diye. Çağırmaz olaydım.
Darp raporu alma şimdi gelin konuşalım vs vazgeçirdiler beni. Konuştular dil
döktüler biz yine ayrılamadık.
Bu tartılmadan sonra baya bir toparladı davranışları, aile mevzusu açmadı,
evde baya bir çaba göstermeye başladı, arkadaşlarımız arasında ben çok hata
yaptım telafi etmeye çalışıyorum diye pişmanlık gösterdi. Bu arada ben
borçlarına üzülüp arabamı sattım, yarısını ona verip yarısıyla kendime beni
idare edecek bir araba aldım. Hala iyiyiz hoşuz. Bir kaç ay sonra “benim hala
borcum var bana vermiyorlar kredi çeker misin?” diye sordu. Ama nasıl canım
cicim, nasıl mahçup. “Tamam” dedim “ne de olsa sen ödeyeceksin”. Kredi çekmemin
sonrasında psikolojik şiddet tekrar başladı. Eve zorla kardeşini getirmeler,
annemle barışmazsan seni babanın evine yollarım, sana mühlet kendini
toparlamazsan kapının önüne koyarımlar... İşin komik tarafı ben maddi açıdan
çok da muhtaç biri değilim, işimde gücümde, tutumlu da bir insanım, ailemin
evine de gittiysem çocuğum bakılsın diye gittim. Gözüm bu nedenle asla
korkmadı, ben de restleşmeye devam ettim ve sonunda evi terk etti. Barışma
şartı olarak da annesinden özür dileyecekmişim. Ben de “sen hastasın, tedavi
olmayı kabul edersen barışım, bu şartını da kabul etmiyorum” dedim. Gittim
davamı açtım.
Dava dilekçesine ben olanları yazdım, çekişmeli olduğu için bir cevap
dilekçesi geldi. Beynimden vurulmuşa döndüm. Ben sorunluymuşum, çocuğumu
sevmiyormuşum, sevmediğim için emzirmemişim (beni üzdüğü için sütüm kesilmemiş
çünkü!!!), ailemle çok terbiyesizmişiz, hayatında duymadığı küfürleri benden
duymuş, eşya paylaşmaya gelmediği için ben ne ihtiyacım varsa aldım ayrıldım
evden, parasını ödediği eşyaları çalıp, ziynetleri alıp kaçmışım(bütün takıları
bozdurduğunu, çocuğumuzun altınlarını hesaba yatıracağım diye alıp cebe
attığını tabi ki belirtmez!!!). Neler, neler...
Bu süreçte 5 ay ne evladına nafaka verdi, ne bir ihtiyacını karşıladı ki
daha 1 yaşındaydı. Görüşmeye öğünlerini, ek gıdalarını, bezini koyar yollardım
da bir kırık iğne o çantaya girmedi bu zamana kadar. Hatta yedirdiği yemeklerin
kaplarını kirli kirli koyardı ki “sen hizmetçisin, değersizin” mesajını
verebilsin. Avukatım bile illallah getirip; “ben uygun bir anlaşma yapayım
kurtul normal bir adam değil, dava bitene kadar zaten güçsüzsün, suyunu çıkarır
senin” dedi. Ben de borcum elbet biter diye krediyi ödemeyi kabul edip
anlaştım, yeter ki gitsin istedim. Çok şükür bir işim ve geçinme gücüm
vardı.
Boşandık, nasıl hafiflemiştim içten içe, anlatılmaz. Ama adam duramıyor,
sürekli o bahane bu bahane çocuk bahane bana sarıp duruyor, nafakaları
ödemiyor, eğitim masraflarını mahkeme kararı olduğu halde karşılamıyor.
İstediği zaman çocuğumuzu alıyor, istemeyince işim var diyip geçiştiriyor. Ama
oldu ki o gün hasta gelemez desem bana etmediği hakaret kalmıyor. Ben sürekli
sinirli, stresli biri oldum. Çevremdekiler diyor ki siz boşanalı çok olmuş ama
öfken hala dün gibi. Meğer bundan beslendiği için taze tutmak içinmiş bu
tavırları...
Kapıma evladımı almak için sevgilisiyle gelip, sevgilisinin elinden bana
evladımı teslim ettirecek kadar ileri gitti. Yine derin nefes alıp sakin
kalmaya çalıştım. Sonunda okuduklarım ve bu sayfadakiler sayesinde asıl yapmam
gerekenin tepkisiz kalmak ve onu beslememek olduğunu öğrendim. Şimdi öfkeden
gözüm dönse de ona belli etmeden, hiç bir ifade takınmadan cevapsız kalıyorum.
Bir süre sonra artık benden beslenemeyip yakamdan düşeceğini umuyorum. Böylece
bende ona öfkelenerek ya da üzülerek kaybettiğim zamanı daha değerli ve önemli
şeyler yaparak hayatıma değer katabilirim. Bütün zorluklar aşılıyor, borçlar
ödeniyor. Sürekli kaygı halini yaşatacak bu işkenceye hiç kimse hiç bir
sebepten katlanmamalı. Zararın neresinden dönersek kardır, arkanıza bakmadan
çıkın bu insanların hayatından.
SONRAKİ HİKAYE
SONRAKİ HİKAYE
Ben de böyle bir insanla beraberdim şimdi boşanma aşamasındayız.aynı mevzuları biz de yaşadık.aynen ben de kredi çektim ödüyorum.ve kredi çekemediğini söylemişti o da yüklüce çekmiş.benim krediler bitince bana bide kendininkini ödetecekmiş anlaşılan.beni rezil ederek evlendi,her seferinde düzeleceğim diye kandırdı ve hep daha kötüsünü yaptı.çok benzer şeyler yaşamışız.bir psikoloğa gidiyorum.çok şükür kendimi toparladım.o neden böyle yapıyor değişebilir mi diye düşünüp duruyordum(bu arada ben değişeceğim diye o da psikoloğa gidiyor)artık acabalarımı bıraktım,kolay kolay değişebileceğini sanmıyorum.ben kendimi tamire bakıyorum.gerçekten yok edici,silici insanlar.evli değilseniz biran önce uzaklaşın,tabi uzaklaşmamanız için herşeyi yapıyorlar,kandırıyorlar,göz boyuyorlar.uzaklaşamıyorsanız ve bu tip biriyle beraber olduğunuzu düşünüyorsanız lütfen biran önce iyi bir psikologtan destek alın.ama iyi bir psikolog olsun.araştırın, birilerine iyi gelmiş olsun(mesela depresyonu yenmiş, bipolar bozukluğunu kontrol altına almayı öğrenmiş vs olsun)rastgele gidip de kendinizi daha da değersiz hissetmeyin sakın.çünkü bazıları bu işi yapamıyor.ben gittim o yüzden yazıyorum kendinizi sevin hayatı sevin,değerli olduğunuzu unutmayın.
YanıtlaSilAynı şeyleri yaşamışız benimde altınlarımi aldı , 1 çocuğumuz var, boşanma sonrasında da hala öfke dolu olabiliyor insan benim de eşyalarımı vermiyor , dava sürecindeyiz , binbir türlü eziyet çektirdi hamileyken ve doğumdan sonra şiddet gördüm, çok zor ama iyiki kurtuldum inşallah kızıma zarar vermez , zararın neresinden dönülse kârdır denir ama ben onun için hayatımın en büyük talihsizliğiydi diyorum, çocuğu görmeye sevgilisi ile gelmedi daha dava sürecindeyiz dava bitsin kesin onu da yapar , evdeki bana ait olan eşyalarımın bir kısmını sevgilisine götürmüş , tamamen kendi paramla alınan şeylerdi , valla ne demeli artık bilmiyorum, Allah'a havale etmekten başka bişey gelmiyor elimden ,
YanıtlaSil